An/sızımŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaşanmışlığımızdı ömrün en karanlığını gördüğümüz vakitler.. Sen bir hayat anlattın ben o hayatı yaşadım.. Ölümün ötesi yok ki evlat..
Ağıtlarımdan önce sevdim seni
Anlatırken sen bezmişliğinden arta kalan hikayeni Hiç bir adı yoktu ölümün Korkarak dinledim avuçlarıma sıkışmış çaresizliğimle seni Anlatırken en yakınındaki canın yüzünde gördüğün donukluğunu Tenim bir kez daha buz kesti Beklemeye dur derken titreyen sesin umut etmekten bahsederken yüreğin Susup bekledim Yabancı değildi söylediklerin Gün günü seyrederken, geceden sabaha, sabah gözlerini kısarken akşama Bekledim ümit arası korkuyla Aynıydı hikayemiz Dinlediğim tüm acı sarılı cümlelerinden doğdu Beklediğim sözlerdi kabullenemediğim Ardından can kaybının gelişi Üşüdüm, acıdım, en çok da seni hatırladım sele dönen göz yaşımda Söylemişti dillerin ansızın gelir ölüm yakar içini susar çaresizlikle bile adı olmayan bu kimsesizlik.. Son kez görmeden gözlerini Tutamadan ellerini Çığlığıma sarıldım can kaybımın kederiyle Gitti evlat O en çok gülümseyişinde yeşerdiğim Sevmenin en yücesini gördüğüm Yarına aydınlık bakan gözlerin kapandığını Sesini bir daha duyamayacağım Bereketli babanın gidişini gördüm Hayatın bir nefeslik olduğunu gördüm evlat Şimdi, en çok şimdi sar sesime sesini Uzat ellerini avuçlarıma Tut ki soğumasın yüreğimiz Hayat düşündüğümüzden kısa evlat Sarıl yalnızlığımıza Kopmasın ömrümüzün çemberi bir kez daha s.ç |