Unuttum Unutmayı
Saat beni gösteriyor.. hayır hayır bilmiş bir düşünce ile duygumu pekiştirmedim saate bakarken
Zamanın benden alacağı hiçbir şey yoktu. İşte bu yüzden saatime baktım ;ve azrail’i gördüm salisemin sessize indirgenmiş adımlarında kulaklarımda tuhaf bir yankı serzenişi , zannedersem hayalin derin ve bir o kadarda yetim yanlarındaydım düş kurmakta. Alacağı olduğunu düşünenler ,bir gün binlerce alacağının biriktiğini zannettikleri bedenlerini vereceği olduğu yere teslim ederler. Biz insanların binlerce belki de yüz binlerce alacağı vardı dünya dan, Sahi günde kaç nefes alıyoruz acaba ve kaç nefes alacaklıyız havadan, kimi zaman bir dosttan kimi zamanda yaşanmışlıklardan Ama gerçeğin önünde ilerlememeli insan, ardında kocaman bir gerçeği bırakarak kocaman bir gerçeğin önüne hiçliğini koyarak yürümemeli Ölümsüz olduğunu düşünenler ölümden çok ölümün şeklinden korkanlardır Zihinlerinde hep yankı bulan ‘’Nasıl öleceğim’’ Düşüncesidir. Korkulu ürpertici bir ölümü sırtlamaktan korkanlardır işte bu insanlar Bir o kadar ölümlü yaşayıp bir o kadarda ölümsüzcesine gövde gösterisi yapanlar. Biz hayatın neresine tabiri caizse kazık dikeceğiz.. Her yer deniz derya okyanus açıl açıla bildiğin kadar çırp kollarını sonsuzluk var dünyadan uzaklaşan ruhunun son durağında Unutulmaya mahkum ettiğimiz adı unutulmak olup da unutulmayan her şey aslında hiçbir şey gibi görünse de hissedilse de gönüllerde, Bir çok şey olduğunun senedidir unutulmak adı altında unutamamak. ‘’Unuttum unutmayı’’… Hayat’tı işte kucağımızda çocuk gibi ağlamalarını dinlediğimiz üzüntülerine sevinçlerine yarenlik ettiğimiz Biz aslında çok önemli yaratılmışlarız kendi önemlilik duygusunu göremeyen Kendini görecek olan göze perde olan insanlar İçlerimizde büyük duygular var, Unutmayı un/utan Not: ‘’Unuttum unutmayı’’… Devamı bir sonraki ölüme. Yazar: Serdar Özyanız |