sen bilmezdin’’sen bilmezdin tuzu eksik olur ayrılıkların dudağının kenarında yetim bir gülümseme ve ekşimiş bir sevda dilinin ucunda kekremsi hüzünler büyürken gırtlağımda senin bir gülümseyişine her defasında kırk melek şehit ederdim cennetimden kanlı bıçaklı bekleyişler tünerdi parmak uçlarımda felç olmuş şehirlerin ara sokaklarına koğuşlanırdı kelimeler sen bilmezdin nasıl ağladığını serçelerin göz pınarlarımda yıldızların üzerini örterdim geceleri gözlerin üşümesin diye ve ay’ı beslerdim koynumda göğsümden irin akardı yüreğimden kan dilim günaha girerdi en çok adını duaya dönüştürürken hani A desem Yaradan titrerdi ah be gözümün bebeği avucumun içine sıkıştırıp dünyayı avucunun içinde ölmek geçerdi içimden içinden geçerdi şehirler yurtsuz kalırdı uykularım korkularım kimliksiz sonra sen bizden geçerdin bilmeden şah damarımdan sızardı ömrüm ve alnımın yazısı ağrırdı |