ARAF'TA GÜNBATIMI
Onun gözleri kahveren/giydi!
Günbatımına çeyrek kala gibi ışıldardı bakışları Siz siyahı severdiniz. Bu yüzden; En çok siyahı yakıştırırdınız bana Ben griye tutuşurdum, Mezar taşlarında kaybolan renkler gibi Soluk benizli; İki arada bir derede bir renk; Özlemeye değecek özlemlerim hiç olmadı! Ve ben özlemeyi de bilmezdim Senin oldu mu? Hiç sana dair masallar hatırlamaz aklım. Ancak; Hep kırık dökük bebekler sevdi ellerim. Yokluğumu ürkütmemek için Adımlarım hep ağır basar kaldırımlara, Sonbaharda dökülen yapraklara narin basar ayaklarım. Ellerim gibi! Bakışlarım gibi! Ve hep gün batımlarında kaybederim kendimi Apansız gelecek misafiri bekler gibi Bir mezar taşının gölgesinde bekler adım.. ve hiç yalnız kalmam koşup gelir yalnızlığım yaslar başımı göğsüne düşlerini temizlemekten yorgun düşerdim kirli sabahlarım olurdu şimdi ellerim kimsesiz büyüyor uzamış diyor görenler Bakir/e bir ölüm bozarken düşlerimi maviler küçülüyor göğsümde. ve aynalarda büyüdükçe küçülen bir akis gözlerim gözlerin aynadaki ne sen nede benim peki ben kim im ??? |