her yalnızlık en az iki kişiliktir Lucien... bazen yalnız kalmak istiyorum Lucien uzatıp bacaklarımı tahta döşemenin üzerine dizlerime yatırmak istiyorum saçlarımı çatı arası gök kubbe gibi eski, kırık oyuncaklarım saçılmış rastgele oyuncak dediğime de bakma sen her biri -başka birinin eskisi- sen hiç yalnız evcilik oynadın mı Lucien bu durumda oyuncak bebeğin annesi babası çocuğu da sen oluyorsun çünkü babası ölmüş oluyor sarı saçlı kızın ve annesi sırtını dönmüş bu oyunda aşk yok çünkü bir bebeğe, bir kimlik daha yükleyemiyorsun çocuk kalbi küçücük Lucien anne ne şefkatli bir kelime değil mi ve ne kocaman şimdi ayakkabılarımın tokasını takacak kadar büyüsem de kalbimdeki hüzün örgülerini çözemiyorum üç adım atıyorum sonra gökyüzü iskelesinde "baba .. beni duyuyor musun yasla başını göğsüme kimse dudağımı okuyamıyor sen yine hep yaşarken yaptığın gibi- kalbimi dinle- "anne ayağının altından gideceğim cennete hiç acıma en sivri topuklu ayakkabını giy öksüz bir karınca gibi ez ama lütfen duy -seni çok sevdiğimi" kimse yok anlaşılan yağmur başladı Lucien birazdan suya gömülür bu çatı katı ...gömülürüm tenha bir tekne gibi sulara bir tabure bir tabure daha endişelenme sen artık yükseklik değil -gözlerin tutuyor beni- de_soulmate |