Duyduğunu Fırlat Boşlukların İçine
an durgunluğu ve
ızdırap çekmecesi açılıp kapanan ağzım bilenler bilmeyenlere anlamını sorar duyduğunu fırlat boşlukların içine yankılar ses verirse ses verirse eğer savurduğun taşın dibimizde kalması mümkün değil duyduğunu fırlat boşlukların içine haritalar büyüdükçe adımlarımız çoğalıyor aynı yolun yolcusu değiliz anlaşılan kiminin yüzü değiyor toprağa kiminin elinde altın fenerler karartıyor içine sığmayan ateşi neşeli geçiyor zaman çocuk ölenler için bir kaç gün çarşamba ve perşembe bir kaç gün diğerleri sıkıntılı sarkaçları seyrediyoruz sağa sola döndükçe gözlerimiz kendini hatırlamayan zamanlar içiliyor kusuyor varlığımız bizi içimin karanlığını tarif etmem mümkün değil sığmadık bir şey kalmadı geçip giden de olmadı bu garip sonsuzluktan nasıl söylesem incitmeden sana aşkımı aslında ben bir karanfile aşığım onun için şarkılar okuyorum geceye size gelmeden benim duvarlarım gelmeden benim duvarlarım çarpıp düştüğüm son densizliğim oluyor ucu bulanık bir düşüm size gelmeden bir yüz yıl savaşıdır gidiyor biliyorum çok yer kaplamayacak bir kaç söz kaldı sonraya önümüzde dökülen yıldızların çaresizliğidir desem anlayacaklar geldiğimizi vay be ne rüzgarlar geçmiş bu saçmalıklardan tutuşunca yanıyor küçük sözler bütün dalgalar aynı algıda değil sonumuz basit bir münakaşa şenliği inanmıyorsan kafanı kaldır son durağına evrenin. |
Duygu zenginliği mısralara yansımış...
Çok çok güzel...