Mahzenin Karanlığında Kuyuda Boğulan Çocuklarcesedim olsaydı bir işe yarar mıydı bilmiyorum en azından gömülürdü belki bir kenara yavan dudaklardan bir iki dua edilirdi belki soğuk ruhum birazcık ısınırdı belki bilemiyorum ne çok ihtimal birikti içimde göçüp gittikten sonra ne çok hem ne çok acı bıraktım ardımda diyebilmeyi çok isterdim ama kayıp biri bunları yaşatamazdı başkalarına kayıp, bir ayıp gibi hep gizli kalırdı kalırdı insan hep tek başına kuşlar vardı bir zamanlar evimizin tam üzerindeki çatıda adını bilmediğim pek çok cins kuş ötüşleri annemin ninnisiyle birlikte yankılanırdı duvarlarda annemin sesinden çıkan tek bir harfe canımızı vermeye hazır olduğumuz zamanlardaydı yani çok çok eski anlarda biz birbirimizin avuçlarında saklardık sevgimizi her birimiz diğerinin sevgisiyle ayakta durur ve hayata tutunurdu ne çok hem ne çok severdik birbirimizi diyebiliyorum çünkü bu ömrümüzün tek doğrusuydu yalnızlık kelimesinin tek bir harfine bile dokunmazdı kalplerimiz bilmezdik ki biz hiç bunu ay küçücük ışığını dereye yansıttığında uyumaya başlardık semaya bakıp ve birbirimize sarılıp birçok bedende aynı ruhu taşıyan nadir insanlardık gün geldiğinde renksiz bir orkestradan çığlıklarla süslenmiş birkaç melodi duyuldu kulaklarımızı kapasak da içimize kadar işleyen bu şarkı bizim, sizin bilmediğiniz sırlarımızı açığa çıkardı bu gizemi alıp götürdüler bizden artık tek tek başımıza kaldık yalnızlığı tanıdık o gün sonrası yağan yağmur bile tenimizi yakıp kavurdu her birimiz bir yana savrulduk ben çocuktum kaybolmak eylemi ile tanışmıştım bildiğin her yerde titreyerek kaybolmak hasret dolarak yitip gitmek yeni yeni öğrendiğim duygulardı alıp götürdüklerinde bedenimi ruhumu denize saldım belki annemi bulabilir dedim kendi kendime hiç inanmayarak da olsa çocukluk düşümle saldım gitti oraya ağır yük dolu olan mahzenin karanlığında çaresizlik uzaktan uzağa gözlerime bakıyordu buraya kuyu diyorlardı gelecek kötülükle gelsin diye çocukları sakince ve sessizce içine atıyorlardı hem de içimiz zaten ölü ruhlarla doluyken bunu yapıyorlardı kimse bilmiyordu bize ne olduğunu adımıza kayıp diyorlardı kimisi ayıp bir giz gibi umursamıyordu bile yok oluşumuzu kimisi de sadece hayallerimize sarılıp kendilerini teselli ediyorlardı tek tek tek ölüyorduk ama cesedimiz bile artık umursanmıyordu... (İlknur Karaca) |
saygımla