Gönlümün Saçaklarında Yağmur HıçkırığıGök devrilir hüzün güllerine yel değince Umarsız kasırgaların dudağı yâre dokunur Sahne dar gelince repliğini unutanlara Acının kanatlarına her vedada yalnızlık tutunur. Mahrem anların hanlarındayım şimdi Ruhumun faylarında soysuz kibir Usumun musallasında arsız kahır Aşk yüreğimin mağrur hoş çakalıdır. Ah Akdeniz bakışlı yar! Mor entarinle karşılayacaktın bir gün beni Yangınla büyüyen umutlar getirecektim sana Çözerek dizginlerimi, sevdanın harıyla eritecektin yüreğimi. Ardımda sayısını unuttuğum onca kapı Kirli sular üzerinde yüzerken bir papatya Gökyüzüne bakıyorum ve kaybolan güneşe Yüzünün çizgilerinden geçiyorum aşkın ülkesine. En zoruydu seni düşünmeyi unutmak Islak topraklarda bekleyişi eşelemek Düşlerin ruletine öfkemin şavkı düştü Erteli bir mevsim göçüydü yaşadığım. Gönlümün saçaklarında yağmur hıçkırığı Uzak yalnızlık göçlerinde şimdi masallar İğde çiçekleri ekmiştim nicedir varlığına Mor dağlarıma da sıçradı ah yangınlar. Selahattin YETGİN |
Çok erken büyümüşüz bir masalın kucağında, Anka kanadına asarken yüreğimizi..
Sanıyorum en fenası da buydu; mor dağların eteklerine düşen yangın..
Şairler; yazar yazar da, değiştiremezler ezeli çizgiyi..Düzeni tekmelerler bir kalemde ama yetişemezler Ulvî kalemin kudretine..
Biraz mistik yanından tutunmak istedim mısralara..Ki biraz daha Kaf dağına uçabilmekti tek gayem...
Şiir mi..? Evet şiirdi..Arayışını sürdüren bir yüreğin serüveni mor dağların eteklerine kadar ulaşmıştı da henüz yolun yarısın da bile değildi..Daha çok yol vardı yürünecek..
Daim sevgiyle...