Bilinmeyen Deli(l)lerimizgazel bu bahar mevsimine giriş ağıdı yoksul pencereden kuş öterken ki o yorgun bakış sövme duygusu aşağılanmışlık iç karartısı durur saatin ileri vakitlerinde bir şeyler her şeyken hiç kimse beyit boyu ay yansımaları tüm gezegenlerin ağzında boşboğaz bu doğa konuşur geçmişi gelecek günlere inanmaksızın şair örtüsü serilir ufuklara doludizgin gök kıyar cehennemi cennete eş diye sarılırsa güpegündüz araf çıkar ortaya tüm deli(l)lerimiz burada buluşur uzaktan uzaklar izler karanlığı şiir mahkumu kelimeler hapiste isyan eder elde edemedikleri ayaklarında zincir gibi elindekiler kişilerin nefesi gibi vurur boynuna günahı kırmızıya benzeyen görüntülerden kaçar burcum saat dokuza kadar sesi çıkmadığı vakit bu uçurumun düşe sığınan sağanaklarla birlikte kaçma vaktidir umudun hayal bir nefeslik saniyede gider ölünün bozuk organına kesik darbe iner yoluna kokar sessizlik borusunda bir muamma la edri gamzelerin saklı yuvasındaki kuytulardan bozma bir kahkaha ezik amaçların emelinde tenimiz, dokunamadıklarımızın yansıması el değmedikçe çıkmaz bu gökkuşağı avuç dolusu istek gerek sus payı kadar aşk kazanmak için öz sözün, iç tutanaklarında saklı duruyor yazılmışların okunası sayfalarında kirleniyor ruh beden ise özgür sanıyor özünü çoktan kilitlenmiş prangaya ayakları gazel bu öyle güzel sevgilinin yüzü yansımıyor şu sıralar denizin üzerine ağıtlar yakılıyor nicedir kışı yaşamadan, yaza girdiğimiz dünyada övgü hakaretin yabancı biçimi bir kere söylendiğinde varlığına inandığımız sevgi gibi... (İlknur Karaca) |
Doyumsuz bir şiir paylaşım okudum
seven gönülere bıraktıgı iz
hafızalardan uzun süre gitmeyecek
şair yüreğini yürekten kutlarım
başarılar seninle olsun