Üç Palmiyegüneş, elinde fırçasıyla gökyüzünü boyuyordu ne kadar da sakin karşılıyordu bunu o nazik maviliklerin ufku sessizlik gündüzün en güzel saatinde kuşlar uzaklaşırken oradan delice etrafa yayılıyordu masallar okunası hikayeler gerçekten anlatılası bir hal alıyordu küçük sincap, ayak parmaklarıyla uzaktan uzağa hem koşturup hem de hasret giderirken kaybolanlar kabaran meraklara beyaz hüzünler ekliyordu ortalık gri bir bulutun insafıyla ve renkli renksiz yağmurun damlalarıyla irkiliyor taşın altında ezilircesine ah ediyordu gece oluyordu karanlık hüküm sürüyordu herkesin bilipte hiç kimsenin gitmediği bu çeşitli yerde üç palmiye ağacı sıkıca birbirlerine sarılıyordu ve gece oluyordu ardından ay, kendini yarım şekle sokarak en tepeye en uzağa en görülmedik mekana kendini asıyordu görünüyordu bir şeyler ve sanki bir şeyler ters gidiyordu o kadar düz yol varken birden mor dağların ardından görünen söz yumağı içi boş zihinlere anlatılıyordu raks ediyordu zaman okunan kitaplardan arda kalanlardan bir demet daha tüyü çıkmamış bir çocuğa törenler eşliğinde içinden bir parça çıkarılıp hediye ediliyordu bu tek sayfalık ama hiç bitmeyen parça yalnızlığın ikizi oluyordu herkes onu öğrenip bunu yaşatıyordu birbirine oysa ki tüm hayata inat üç palmiye hala birbirine sarılıyordu an gelince üç ses sesleniyordu az öteden biri umut biri sevgi diğeri ise hayaldi bu üç ses o üç palmiyenindi bize kendi isimlerini fısıldıyorlardı bütün yeryüzü insanları ise sadece dinliyordu ki sadece dinliyordu... (İlknur Karaca) |
"Üç Palmiye..."
"Biri umut
Biri sevgi
Diğeri ise hayaldi..."
Bana göre buna,
SESLİ RESİM denir.
Ruhu olan bir ŞİİR
Ancak böyle SES verir ?!...
Bazen YAZI bir SES gibidir,
İnsanın içini bağırarak diriltir !
Yorgun duyguları dinlendirir !
"ÜÇ PALMİYE"
Ruhların GÜZELLİK elçisidir...
Duyan,
Yazan,
Derin tebrikleri
Çoktan HAK etmiştir !!!...