oysa sevmekŞiirin hikayesini görmek için tıklayın aramakmış oysa sevmek
özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı yalanmış hepsi yalan sevmek diye bir şey varmış sevmek diye bir şey yokmuş ... ’’ mutluluk, mavi çocuk oynardı bahçemizde ’’ Hasan HÜSEYİN KORKMAZGİL hani girerdin ya içeriye yazdan yürütülmüş turuncular süzülürdü seninle aldanırdım.. ...hangi bilinmezliğin koynunda kalmış isen, uzak denizlerin rüzgârlarıyla öyle gelirdin.. sormazdım / bilmezdim ve neydin, neciydin, kimdin korsan arzuların filikalarında yahut, günübirlik kavgaların imdadına yetişmişliğini de gördüm hayata dair.. ve ahh! lânet olsun ki öylesi kördüm.. belki de uykusundan henüz uyanmamış bir martı yavrusu gibiydim sahillerinde, çığlığım ki daha depreşmemiş.. ilkin akşamı sokardın odaya Kasım dökülürdü peşin sıra ceplerinde çatlamış narlar kimbilir hangi bahçenin, hangi kışın duymazdım isyan kavimleri ayaklanırdı içimde ...karanlık dahi güzel idi seninle, yüzünde beliren şafağa inat.. hem hep böyle olsam, böyle hep zifiri aşklarda kalsam, konuşmasam.. güya asit yağmurlarında ıslanan bir yüreğin çatlamış topraklarına baharları getirirdin.. şüphesiz sevda zindanlarında olmaklığımı sorgusuz kabullenen, ilk defa olsun böylesi bir mahkümu seven bir SEN oldun.. (bildiğin halde nice bin bahardan güller ve gül/günler içinde geldiğimi) ...... adına şafakları beklediğim de oldu, traşsız halime inat! ellerimde pranga.. kaç asır geçti kimbilir de böyle sensiz bir selamın dahi turnalarla gelmedi.. eminim bu, senin de içinde ayaklanan isyan kavimlerinin tozu-toprağa katan sesiydi.. gelişin, yokluğun oldu gidişin ise varlığın.. ...kirpik kirpiğe değmeyen geceler bakışlarım son közlerde kilitler örerdim ellerimle ve kafesler.. silahlar kuşanırdın kavlin cinnetle ...hiç bitmese gerekti bu kurşuni geceler ki cinnetler içinde Cennet’i görmek seninle seninle hiç yargısız bir kördüğüm olmak öfkem mi..sığınaklarda idi bilirsin sevdamı zorlayan bir muammanın kursağından çıkardığım, tiksindiğim belki de kalleşliğinden ...o ellerinden! / şimdi bilmem ki hangi umudun gözdesi..? / ellerin..ak / pak kalmışlığıma bir o kadar bedeldir ki yeryüzündeki kanlı savaşlara / dur / diyebilecek kadar cesur; ve barış meşalelerini yakabilecek kadar da asil.. kutsal..o soylu ve namuslu ellerin.. kilitler mi örer olmuş..? vah ki ne desem..? dalına basardık aşkın susardı harfler kıyım en derinlerde kurşun yarası yoktu darp, bere…asla sadece iki kırık can, aynı kafeste.. ...şimdilerde tüm benliğim, varlığım, ismim-cismim, kulağa seni söyleyen her seste canına yandığımın dünyası! bir seni verdi, bin geri aldı uzaklarda batan güneşi seyrederken aşıklar - biz hiç onlar gibi de mi olamadık desem, - zaten olmak isteyen de yoktu diyeceksin.. bir başka idik / bin farklı idik.. çizgi ötesi yaşanmışlıkların canına bastık da, belki de onların ahını aldık da.. ama her ne olursa olsun * yaşadık aşkın en yüce duygularını yükseldik doruklara / göklerde asılı kaldık iz bıraktık yollarında aydınlığın bir adım üstüne bir adım daha basılı kaldık ...birde senin bildiğin gibi / iki kırık can, aynı kafeste.. -tıpkı o direniş ezgilerinde söylenenler örneği- * acı çekmek özgürlükse / özgürüz ikimiz de o yuvasız çalıkuşu / bense kafeste kanarya ...... a t l a n t i s olur ki geçmiş zaman şiirleri serisinden / 2010 |
,ince uzun ip gibi yamulmadan dik yürümek
,rengsiz hayata bir gökkuşağını sığdırmak kadar enfesdir
,sevilen sevdiğini tasır gövsünde yer kalmasa bile
,omzunda küfe kadar eğilmeden aşk yuvasına sabırla örür
,mecburdur ruhu onda kalpbi derinliklerin en büyük asilinde
,kimi zaman can verir konuşunca özleyince gözyaşı kadar önemsenir
,bana göre aşk gözün görmediğidir ama canını en büyük ateşlerinden bitmeyen yürek sızındır
,taki kendini unutturduğu gün serbest kalır özgüvenin ve susmanlıklara uğramadığın ayrılık duvarı
,iste en zoru saygını ayırmamak ve en önemlisi sevgin kadar önemsemek
,ne olursa olsun hatasız insan yada can yağut kul yoktur...
saygılarımla...
osman yalnız arıkan tarafından 4/3/2017 11:45:47 PM zamanında düzenlenmiştir.