2
Yorum
12
Beğeni
4,9
Puan
2695
Okunma
kimbilir belki de çok eskiden günübirlik oynadığım
tetris oyunundan bulaştı bana bu yap-boz gribi
dar çerçevede nafile gelip gitmeler
başlamadan bitmeler
aşkın da, dostluğun da içine etmeler
gezdim-tozdum, ezdim-büzdüm,
yaptım-bozdum sizler gibi
ben Allah’ın garibi
ve daha yarısında yolun
daha bir fincan kakaonun sudan da beleş olduğu
varoşta, semt kahvesinde emmioğlunun
(fal bakarken pişti kâğıtlarıyla, gelecekteki aşk yaşantıma dair)
nedendir bilmem..bir anda damarlarımda dolaştı koz gribi
A de bakayım : A
bi(r)de Y de : Y
şimdi bi(r)de I : I
oku bakayım : A Y I
kulakları çınlasın rahmetli Barış Manço’nun..
lâkin günümüzde öyle bir insanoğlu ki
armudun en kötüsünü dahi yiyebiliyor
bana kalırsa Pekin’de bir kış uykusu kadar
derinden ve yavaştı
panda yavrularının kıçında pür-telaştı
kutuplarda nitekim
fokların peşindeki
kar ayılarına dek dalaştı
boz gribi
polenler uçuşuyor
bahar zamanı rüzgârda
çiftleşmeye iştahla hazır polenler
vay başıma gelenler
ah ule(y)n ah ule(y)nler
(ki bir eski Türk filminin repliğinde kalmış)
ve gülkurusu akşamlarda yüzümden dökülenler
nasıl da ah nasıl da bir olup polenlerle
yağmurlardan da evvel dağları aştı
bir fırtına öncesi sessizlikte toz gribi
ardından gülmeler, güldürmeceler
atmacayı kanı için öldürmeceler
bilmeyene, haddini bildirmeceler
bu arada, bir şarkı var sırada
Cengiz Kurtoğlu söylüyor:
-hain geceler-
’ Derdime derman meyler,
Dilim ismin heceler
Seni benden aldılar, hain geceler
Güneşin doğduğu günler,
Yaşamaktan da beter
Sana nasıl kıydılar, hain geceler ’
...
sanki dinlediğim anda
taştı, duran bağrımda
ağlamaklı hallerimdeki poz gribi
derken çocuk çağlarım
sınıfımı geçmişim de bisiklet almamış babam
söz vermişti halbuki
farzedin bir köşede doyasıya ağlarım
farzedin yaz aylarında
arkadaşlarım oyunlarda yağ satarken,
bal satarken çocuk şarkılarıyla..öylesi mutlu
ben elimde bakır güğüm..
tren istasyonlarında soğuk su satarım
bilmem ne deryasıysa, hangi gönül yaylasıysa?
aslında daha o yaşlarda, tutunmak için hayata
çırpındığım bir savaştı
düşlerimi donduran yoksullukta buz gribi
hani demiş ya şair
’ ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda
dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle..’
sahi ben de ağlasaydım
bir çift kahve göz ile sel misali çağlasaydım
yine de duyar mıydınız sesimi mısralarımda
dokunabilir miydiniz gözyaşlarıma ellerinizle
hayır!
ne sesimi duyardınız
ne de dokunabilirdiniz gözyaşlarıma
ayyaştı herbiriniz, kalleşti elleriniz
nadasa bıraktığınız düşler kadarı ile
kokuşmuş bir yürekte leşti hayalleriniz
ve elbette göz pınarlarınızdan süzülen kanlı yaştı
-hemen sonra Van Gölü’nden-
bir ülke coğrafyasındaki tuz gribi
şiir defterlerimden, anket defterlerime..
uzanıp ellerime, nasıl koyabilirsin
kendini benim yerime?
sen hiç ıssız bir yürekte kalmadın ki
ıssız bir adada kalmışlığına bedel
Robenson Crouse’un..
ki isminin üç harfini almışlığım var yanıma
N İ L
gel de gör..ta ötelerde oynarken üçmaymunları
sırtındaki sevda yüküyle bir yunus..
rakı soframa değin ulaştı muz gribi
çan çin çon dediler önce
-Çin gribi- dediler
Çin’den geldi dediler
oy, çekik gözlerine kurban olduğum
Çin Seddi ne güne durur?
üç aşağı, beş yukarı
üç-beş aşağı, yukarı
avuç açıp da göklere
yok muydu hiç yakarı?
keçi inatlıydılar
kuş diliyle
konuşup kendi aralarında
-kuş gribi- dediler
kuştan geçti dediler
leylekler mi getirdi yoksa
koca bir yalan..
üç yukarı, beş aşağı
üç-beş yukarı, aşağı
Ömer Seyfettin/Kaşağı
tımarlandık onca zaman
biz sipahi uşağı
Maraz Ali kuşağı
dayı olmak iyi de
kabası var işin bir de
kabadayı hesabı..
başımızda nice insan kasabı
nice parababası, çayırağası..
meğer büyük balık, küçük balığı yer imiş
yenilen pehlivan ise güreşe doymaz imiş
yemesi var imiş meğer işin
yemesi-içmesi var imiş
zira yaşam denizinde yüzerken onlar önde
-o adam dediklerimiz..dayı bildiklerimiz-
paletler altında kaldı bütün insanlık
oysa insan müsveddesi olmak hiç kolay değil
şimdi sol yanımda vurgun..omuz gribi
yoktur hiçbir şiirimde domuz gribi
Ercan / ’09
5.0
87% (13)
4.0
13% (2)