sitem
bazen
yarıda kalmış bir hayatın ardından bakıyoruz öylece giden olduğu gibi bırakıp her şeyi yerli yerinde bardakta çayını tarakta bir tutam saçını ve terliklerini kapıda bir daha hiç geri dönmeyeceğini bilmeden lanettain bir tavırla çıkıyor yola bazen küs bazen kırgın kim bilir belki dargın hiç bir bayramın barıştıramayacağı ve hiç bir şekerin tatlandıramayacağı acı bir ayrılık söylenmemiş bir yığın söz biriktirilmiş gelecek hesaplarıyla baş başa bırakıyor geride kalanları durum kap kara bir kuyu durum cehennemin dibi hani bilinen gibi değil yüreğe siyah yağmurlar yağıyor sonra zemin çamur diz kapaklara kadar bulanmış hüzün ve içinden çıkılmaz bir öfke bir birine karışmış milyonlarca sesin içinde sağır oluyor kulakların durup düşünüyorsun istemsizce bir kaç saat önce diyorsun sadece lanet zamanın az öncesi işte bambaşka yalancı bir kederle karartırken umutlarını şimdi sahici bir karanlığın içinde kör olmanın dayanılmaz kayıplığı her şey bir rüya olmalı her şey birazdan bitecek umudu afili bir yalan söyleme gayreti kendine ve küçük bir kutunun içinde beyazlara sarılmış solgun teniyle yüzleştiğin gerçek oysa sen hiç sevmezdin beyazları olmadı bu gidiş hiç olmadı!! |
çok ama çok olgun bir kaleminiz var.
çok uzun zamandır şiire ayıracak ciddi zamanım olmuyor
bu kısa zaman aralığında zihnimde bıraktığınız tat enfesti.
kitap haline gelmiş bir çalışmanız var mı?