Rüyaydı Sakın Şaşırma
rüyaydı biliyorsun sakın şımarma
hatıramız eskimiş ormanlar gibi sırıtırken içimizde sakın şimdi karşı kıyıya geçeceğini söyleme bak bu dallar oyalayıcı ve acı sana sonsuzluğun diliyle yalvarsam oturup ağlarsın gecenin geç geldiğine oysa soytarısını sarı burnunda oynatan o palyaço bizim kalbimize girmeye an kala şaşıran bir karmaşaydı değdi değecek ve sanki kalacak binlerce öpücüğün suskunluğunu kime anlatsak yalancıydı uyanır uyanmaz kaçan buğulu titreşimlerle bir şey söylemeye kalkışma bana ya neyden bahsedeceksiniz yağmur yağarken kalpleri kırık bu yok çıkmazında hızlı bütün gerillalar öldü en korkak olanını size sakladım o da adam değilmiş kırmızı bir etek giyse iyi mavi pullu bir balığa benziyordu yüzü ellerimin arasından kayıp gitti derelerin sis kılıklı bakışlarına köprücü baba hakikat nedir diye sorduğunda kapanıp dizine ağlamasaydık rüyasında çocuğunun nasıl kaybolduğunu anlatacaktı bize koca koca suları makinelerden geçiriyorlarmış o an şaşkınlığımdan kalma acısız hisler bir o kadar da bilmem ne akıtıyordu tüm sevgileri içime oysa bir helikopterin yorgun tutunuşların dan artan bir çaresizlikle seyrediyordum olan biteni sonra kaybolup gittim bende hatırlamayı unutmuş tırnağım acıdı ve küçük bir batık küçük ve sevgi dolu bakışlarının bana yaklaşan hülyasında tanrıya bu acıya ortak olacağına dair söz vermesini istedim rüyaydı biliyorsun sakın şaşırma der gibi kırptı güzlerini ama vallahi ağlamıyordum aşkına. |