MASUMUYETİMİZyılan hepimize dokunacak yolumuzdan geçerken dümdüz gitmeyecek bin yıl yaşamayacak bize dokunmayan mezarını kazacak yoksul ekmeklerinden çalınan minarelerden birisi de düşler mi bizi soğukta donup yaz mevsimi sıcak bir bakışın gölgesinde ısıtır mı buz gibi ellerini çocukların çocuklar ki daha doğurmadan gölgelerini uzattıkları ellerin tutulmasını isterler fotoğraflarınızın büyüdüğünde anlarız nasıl küçüldüğünüzü yalnızlıklarımızı kocaman alanlarda taktıkça at gözlüklerini karıncaların nasıl ezildiğini çoğaldıkça Afrika’da su kuyuları azalırken bizdeki sular değerli bir yüzük daha takılır sultanlarımızın parmağına itmek için kara derisini masumuyetimizin kimin festivalinde kalabalıklaşır yalnızlıklarımız kimi güneşin batışına doğru yürür kimi doğuşuna kimileri oynar içindeki fırtınaları küçülen ekmekler gibi küçülür düşleri emeklerinin altında ezilir insanlar modern eşkiya toplar parsayı her gün ölümüne özgürlüğe koşanlar kimin çocukları? yılan kolluyor, yolundan koşalım bayrağımızı açmayalım tomaların önüne birilerine gerçektir yalan dünya! 15. 9. 2013 / Nazik Gülünay |