Kahve kokusu
Kelimelerimiz buluştu ilkin,
satır aralarımızda mayhoş bir heyecan. Selam düşürdük birbirmizin yalnızlığına, kelamımız ilişti birbirimizin yalnızlığına. Grilerden konuştuk, geçmişimizin ayak izleriyle, sonra renkleri örttük birbirimizin üstüne. Kahvenin kokusunda buluştuk her gece, aramızdaki çetin mesafe ve şehirlere inat. Ses olduk sonra, nefes olduk birbirimizde, resimsiz, renksiz bir düş olduk zihnimizde. Suretimizi paylaştık renklerin cömertliğiyle, tasavvurumuz hiç bu kadar isabet bulmamıştı. Kıyısı olan bir şehre uzandım düşümde gözlerin, sana şehrimin kıyılarından mavilikler getirerek. Sol yanımın yamacına sığındın yasemin çiçeği gibi, bakıştık seninle şehrinin kıyılarında. Ruhumuz kuşandı saklısı olmayan bir heyecan, üryan düştü bedenlerimiz şarabın sarhoşluğuyla. Koku olduk, nefes olduk birbirimizin teninde, iz düşürdük, işaret düştük uzuvlarımızda. Kahvenin kokusundan sonra şarap ile tezyin olduk, hüzünlendik seviştik, seviştik hüzünlendik. Ve vakit zamandan çalınmış günlerin çile vakti, dönüşün sancısı düştü hüzün üşüşmüş yüreğimize. Gelişin şâd ettiği ruhlar şimdi darmadağın, dönüşler ayrılıkların meşhur diktatörü. Ben yüzümü mahsun bir kedere boyarken, sen yüzünü yıkamıştın gözyaşlarınla. Kahvenin kokusunda buluşmuştuk, şarabın koynuna uzanmıştık çırılçıplak. Şimdi hüzün kahve, kahve hüzün kokuyor, ve çırılçıplak gerçekler yüzümüze tokat gibi düşüyor... |
yürek sesiniz daim olsun ustam..
saygı ve muhabbetle :)