vakıalar hakkında. monolog
gecenin çilesi. çözülmeyince
işkilin gürzü. göğsüme dayandı siyaseten serin tutulan. sokakların sessizliği bozuldu. ve saçlarım yeniden yeltendi. uzamaya güncel kayıplar. ve kayıtlardaki vakıalar hakkında. monolog : tatlı bir rağbetle içine serpilen naif kuşkulara. esnasında o havadaki kuşlara. birde kadınlardan kaynaklı ferahlıklara sakın kanma. ilgi yeraltı göklerinde biraz noksan birazdan fazla gri. ama amacına uygun bir güneşle parıldar aldanıp da içinde bir yaz var sanma önce kuşlar kaybolur. sonra ipini koparmış kuşkular sıkılmış bir yumruk gibi yağar. yarar başını bir yağma başlar yani. bunlara aldır ve türlü tünellerde göğsü kekik kokan gizin koynuna sığın kendinden ve hemen. dedi biri şaibeye. ölü deriden zırh dikip zamanı üzerine çekti. biri işitti. duyulması gerekeni kıvrımlarında küçük ürpertiler saklı herhangi bir tepeye uzanan herhangi bir patikada yürür gibi yürüdü. soylu ve sarp bir şiirin içinde içini ziyan ederek yüzler yok oldu sonra ve kalbini. pişmanlıkla kurcaladı sorulunca baştan çıkan soru çağrılınca. çocukları bir garip okşayan telkin sönünce. sesleri birbirine karıştıran kandil toplandı. karar almak için kararlar alındı. alınmamaktan ve karnı burnunda gerginliği tekmeleyip. ruleti dişleriyle çekti biri pileli perde gümbürtüyle boşandı boşaldı içeriye. dışarı duvarlardaki domuz yağı. parladı odaya hakim renge biraz beyaz karıştı. kahkaha aynasında bir suret suistimal edildi ve bacakları birden bire uzadı. camekanların gözyaşı. şişelerde usulca çalkalandı odanın ganyetosunu artık aksak bacağıyla tıkırdayan dirsekleri yorgun gözbebekleri suskun samimiyetten yoksun beklentiler kesmeye başladı alçaklığın ipek yolunda keçinin keman çaldığı kırkbeşlik plak. pikaptan çıkarılmış ete genç iğneler. bir kere batırılmıştı nasılsa. yol geçen hanında 492bin13İst. |