ebruli şizofreni
Bir buğuya sıvanıp, daraltılmış
uyruksuz sahilikler hakkında, güncedir : Uçucu gazlar koklayıp yükselince, kedinini rehin alan, ruhu yarım kalmışlar, yani hepimiz, gölgesi olan gerçeğin kabarmış kucağında uyanıyoruz. Dilimizde, acıya çapkın pürüzsüz bir trajedi, yüzümüzde su dalgası gibi seyri keyifli fakat kuduz intibalarla başlıyoruz güne. Ağlar, atılıyor üstümüze. Veri verip alıyoruz. Algımız savaşıyor, erkek birler ve etkili sıfırlarla. Öğlene doğru, doğru, titizlikle kayda geçmiş oluyor. Günboyu, kendine katlanmış olanlar, akşama doğru katlar açıldıkça sağdan, usulca sola savruluyor. Seçilmiş iltihaplı sözcüklerle dolu ağrı ve ağrımıza giden hayat hakkında konuşmak, üstümüzü silkeyip sintine boşaltmak için, akşam melankoli şantiyesi kuruluyor, ve izinlerden kurtulan kurgu, gettosundan çıkıp, izlerin peşinden koşmaya başlıyor. İkrar ve sakatlanan özel hayatlar cümlesinin insanı, bir başlangıç vardıysa eğer orada, Allahla şeytanın arasına veya ekleyip dünyaya, yeminsiz gelmek istiyor gıcır gıcır gecede. Bu artık ebruli bir şizofrenidir, bittikçe biter, başlayan sabaha karşılarda. 3092bin23İst. |
Kargaşa. Ve kolayca yıkılan inançlarım benim, benim en sağlam, en dağınık ellerim. Sabahı nasıl tetikte bekliyorum. Şafakla damar damara nasıl seviştiğini görmek için bilgeliğin. Ve onarıyorum nasıl hızla kendi gücümü. Nasıl bir soylu boşluğa çılgınca kanayorum. Ey yangınlar artığı! Her yangından arta kalan bir şey, her yangından arta kalan gerçek şey
Çoğalt beni.
İsmet Özel
Şiir çok şey çağrıştırır bazen. Öylesine eşlik etsin istedim.