biz diyebilmek vardıdağınık bir sevginin kesik öksürükleri duyulurdu hasta bedeni sarıp sarmalarken ihanet dermansız yaraydı belki kesip atmalıydı dağınıklığını yel gibi girmişti fark ettirmeden geç vakit anlaşıldı dağılmıştı oysa herşey toparlanmalıydı artık yorgunu olan gidilememiş yollara düştü insan oysa her şey darmadağındı göz gözü görmüyordu kör ve sağırlar ağırlıyordu birbirini sevgi kaf dağının ardında yürek nefretler sofrasında hazin bir sessizliğin çığlık çığlık sususlarındaydı insan biz vardık bir zamanlar birbirimizi görmesek de duyamasak da seslerimizi birlikte çarpan yüreklerimiz uzanırdı kaf dağının ardına kadar biz vardık bir zamanlar şimdi ne kaldı elimizde bunca yıldan sonra darmadağın olmuş sevgilerden başka kim bağlayacak şimdi bizi birbirimize nefret sofralarında şen kahkalahar mı? tuz buz olmuş darmadağın bir kristal bardağın her parçası bir avuçta kanatırken dost elleri velhasıl hep " b i z " olmak vardı azizim " b i z h e p i m i z " diyebilmekti mutluluk her yaralı yüreğin yarasını sarabilmekti " b i z " "sevgiyle bağlanmış bir bütünüz" diyebilmekti nefret bataklıklarından aldığımız bütün yaralarımıza dermanı " b i z " olan ihanetlere bulaşmış ve parçalanmış camdan kalpler gibi darmadağın edilmiş bütün masum sevgilerimize " b i z " diyebilmek vardı ... .... .... Mert YİĞİTCAN 21 .08 . 2013 istanbul / dağınık sevgilerin yaşayan ölülerin şehri/ |
Yürek sesin susmasın
Yüreğin kalemin var olsun
_________________________________________________________Saygılar