İstem Dışı: Kırmızı
Sessiz sokaklarda
Seni bekleyen Beklerken sesli ağlayan Bir çocuktum Dün’dü Bugün de öyle! Ne olacağını biliyordum Ama ne yapacağımı bilemiyordum… *** Kesik bir bilekten akan sıvı kadar canlıydım ve renkli Sıcaktım henüz banyonun beyaz fayanslarında donmamışken En az kendim kadar bendim Parmaklarım buz tutmamıştı Buz tuttuğu anda parmaklarım Artık başka bir şeye aidim Kırmızıya aittim Kesik bir bilekten akan sıvıdan daha fazlasıydı aramızdaki Rengimi ondan alıyordum Yine beni yok edecek olan bu renkti Bir elin parmakların toplamından öğrenmiştik sayı saymasını Şimdi o öğrendiklerimizle sondan geriye doğru sayıyoruz Ölüme yakın saniyeleri Kesilmeden bir yerim kırmızı rengi dışarı çıkmıyordu Bu yüzden biraz kestim kendimi Kırmızıyı seviyorum çünkü Kanı değil, kesilmeyi seviyordum Kesilirsem daha çok bölebilirdim kendimi Ve düşüncelerimi, daha çok gösterebilirdim herkese Boyayabilirdim o zaman uzaklardaki bir ülkeyi Tek elimle kırmızıya Herkesin gözü biraz renk görsün diye Elim daha uzaklara yetişsin diye Kalem eğer kırmızı yazarsa Daha belirgin olurdu Kırmızı yazmak adına Kırmızıyı yazmak için Kestim uzaklara fırlattığım bileğimi Kesmesem olmazdı Yazamazdım Acımayınca kalem, çıkmaz izi toprağa ve yaprağa Kâğıda dökemez içini, acımazsa Dökecek bir şeyi olmaz çünkü Anlatılan hikâyelerin çoğunda ben vardım Eğer isterseniz görebilirsiniz bunu Ve eğer istersek kırmızıdan sızan rengin aslında ne kadar masum olduğunu bilebiliriz Gölgem kendini kaybederken Bedenim ondan önce kayıplara karıştı Gölgelerin rengi olmazdı Bunun yükünü gökkuşağına eklemiştik Ebe çıkmadan önce *** Karşı koyamadığım ama isteyerek, istem dışıydı Bu lambanın altında bana ayrılan yeri kaplarken yazdıklarım Bu şiiri kesilen bileklerim ezberlemişti Kanı akmadan az önce İstem dışı ama istekliydi kırmızı rengi En az bu şiir kadar Akıcıydı kanım Ben her şiiri yazarken biraz İstem dışı kırmızı’ydım! Yirmi Dört Haziran İki Bin On Üç 14 20 Nevin Akbulut |
eyvallah şair