Firar!
Yürüyorum yapayalnız,
Maveralanmış duygularımla nereye gittiğimi bilemeden. Kaçıyorum, Kendimden mi bilemiyorum.. Caddeler,sokaklar ayrı sırdaş olmuş bu şehirde Kaldırımlarda vaveylalar çarpıyor kulaklarıma Bu saçlarımı okşayan da kim? Burası neden ölüm kokuyor? Yoksa..yoksa.. Kimin bu terkedilişler ? Kimin bu sahipsiz düşler ? silüetini göremediğim çehreler geçiyor gözlerimden.. Maveralanmış duygularımla nereye gittiğimi bilemeden. Koşuyorum ardıma bakmadan! Yüreğimin soluğu kesilecek gibi.. “Ağlama duvarları” kokuyor bu şehir.. Duruyorum yapayalnız, Maveralanmış duygularımla nereye gittiğimi bilemeden. Yere düşüyorum, Boğazım düğümleniyor, Hıçkırıklarım yükseliyor, Bosna sokaklarında Sırpların eline düşmüş esir gibiyim.. Sahi ab-ı hayat sunduğum duygularımı Kim tarümar ediyordu? Lübabe direklerine bağlasam kendimi, Kaç tövbe gerek affedilmem için! Özlüyorum, Maveralanmış duygularımla nereye gittiğimi bilemeden. Kahretsin! Kim zincirler vurdu özgürlüğüme! Kurumuş bu hayatıma yağmurlar yağsa, Kudüs özgür olsa, Açılan kollarıma sadece çocuklar koşsa umut diyarlarından. Ve o masum gülüşlerin hatırına, bana huzur bahşedilse! Yürüyorum yapayalnız, Maveralanmış duygularımla nereye gittiğimi bilemeden. Karmaşık halimin düğümünü çözemeden.. Sancılar basar yüreğimi, Mısralar düşer dilimden, Yoluma dökülen kelimeler ayaklarıma dolanır. Yürüyorum yapayalnız, Karanlıklar diz boyu, Yorgunluk mahşer yolu. Ve yürüyorum, Hayalimde bir sürü hikayeler geçerken.. ... 15.06.2013 Semra’m Öztekin |
Çok güzel eserinizi beğeniyle okudum...
Tebrikler dedim.Selam ve saygı ile...