Kan Damlar Eşkıyanın Sevdasından
"Onuruna düşkün insanlarda
imkansızlıklara yenilen masallarda yaşanamayan her aşka kaybedilen her sevgiliye ve mutluluğa atfen bu hikaye..." Muhsin’di adı Hayal meyal hatırlıyorum Zayıf uzun boylu ve derin bakışlıydı Çocukluğumuz aynı köyde geçmişti Kasap Rıza’nın kızına sevdalandı Hem de köyün en güzel kızına Züleyha Ahu gözlü mor menekşesi kırların sümbülü Mütevazi gönüllü yeşil gözlü Sevdi O’da Muhsin’i sevdayı onda gördü O çıktımı dışarı duramazdı Muhsin yerinde Bakamazdı kızın gözlerine Türküler söylerdi dağlara dönüp Utanır yüzü kızarırdı Gün geldi Yeminler edildi sevdalar üzerine Ne olursa olsun Ölümüne beklenecekti umutla Bedenlere başka el değmeyecek Yürekler hiç kirlenmeyecekti Ve öylede geçip gitti yıllar Derken askerlik götürdü Muhsin’i memleketin bir ucuna Kasap Rıza’da verdi kızı başka köyün ağasına Diyemedik Muhsin’e Diyemedik dağlar yandı yürekler yandı be gardaş Züleyha’nın yüreği ağlar gözleri kan çanağı Deli Mehmet mektup yazmış gizlice Koş gel hemen Züleyha’n ölüyor diye Düğün akşamı gördüm elinde mavzer Bastı düğünü kudurdu Hem Kasap Rıza’yı hem de damadı vurdu Züleyha’yı alnından öpüp usulca Gecenin karanlığında dağların yoluna koyuldu Nöbetini tuttu sevdasının Teni tenine değmese de Züleyha’nın Onurunu hiç kirletmeden bekledi Her günü bir ömür çilede olsa görmedi Ara sıra giderdik gizlice yanına Ensemizde jandarma gözümüzde bir eşkiya Dipçiğine Züleyha yazılı can dostu mavzeriyle karşılar O’nu sorar hep gözleri ışıldardı Hasret uçurumu dediği dağın köye bakan yamacına Usulca yaslanıp Kenarına koyar mavzerini bakardı Züleyha’sına Tabakadan bir dal cigarayı yakınca Anasını sattığımın dünyası derdi Kan damlar eşkiyanın sevdasından Ne yaptıysak ne dediysek kadere Sevmedi bir türlü gülmedi yüzümüze Geceleri ateşini görürdük bazen Züleyha özlemle bakardı cam kenarından Onuru olmasa koşup giderdi peşinden Ama olmazdı olamazdı Muhsin babasını vuran adamdı Ya aşkı Ya yemini Dayanamadı garip İki sene demenden öldü gitti biçare Eşkıya olalı ilk defa köye indi Muhsin Sevdasının hasreti bitmiş Züleyha gitmişti Hasret uçurumunun başına gömdü O’nu Kalan yıllarında yanından hiç ayrılmadı Zaten sonra Muhsin’ide hiç gören olmadı Öldü dediler Kızın yakınları birkaç kez gittiler Elinde mavzer çamların arasında Bir yanık türküyle bir hayalet Hepsi Muhsin’di diye yemin ettiler Şimdilerde Yalçın dağlı bir sevda Hasret uçurumunda iki ölüm Dillerden dillere söylenen Kimsenin gitmediği iki mezar Sevdanın en yalın haliyle Masumiyetin adıydı Züleyha |