Göğsümün Ortasında İç Kanama
dağların kabusları uykularıma sıçrıyor
bu yüzden evsizler ve ben göğü evirip çevirip inkârı ’sus’ turuyoruz kuşkulu bir döşeği doldurmuşlar içime öksüren bir ruh uyumuyor ve Tanrı geceyi yarattı herkesin karanlığı kendine yüzün pembeliği yolcu edilir gözler kapanır bağırdığın kadar harfler düşer kuraklaşır dudaklar ay çöreği, titreyen yakamoz yanılgılara mahçup her şey çok sesli ortaçağ ağrısı metal tadı, bölünme resitali devam ediyor sarılmayı öğrenmeden orman bulunmuyor her şey aynı kışkırtı ve yenilgi dinlenmiyor kimse bilmiyor anlam arayışının dili ve şekli budanmıyor biz olmak,, kimsesiz ve sessiz insanlar göğe güvercinler sunmuyor kim bu toprağın kokusunu tam duyumsayabilir sevmeyi ve düşünmeyi yasaklayan tarihin çocukları bir ağaç gölgesinde sevdalanmadan kavrulup gidecek ne zordur bir acıya söz kazandırmak şarkısını söylemek şiirini yazmak diğerleriyle paylaşmak iyileştirir sanılır dünyayı bastırılmış yasaklanmış yok sayılmış olana, nefes kazandırmıyorsa hiç birimizin, hiç bir yaptığı önemli sayılmaz aşk utancından sahneye çıkmıyor güncel sularda yüzdürdüğümüz kağıttan gemiler batıyor gönül, perdesini kapatınca kara görünmüyor dünyanın bataryası nasıl bitti biz kendimize nasıl yenildik onu düşün vicdansızlığın borcu nasıl ödenir ufkun ötesine sakladığımız abartılarda cabası kör kuyularda boğulmak artık öldürmüyor uyuyamayan bir menekşeyim ben dertler genişliyor morumda ağlamış olmaya çoktan hazırım duyguları saklama odalarından çıkılmıyor insanoğlunun saplantıları ne tuhaf dünyanın elinde eskici narası gibi kaldı devrim kuma gömülü ömürlerle sevişilmiyor... |