ACIYA TİRYÂKİYİZdışarıda delirmiş gazlı bir poyraz ateş olup dağlıyor ciğerimizi çarmıha geriliyor sözcükler kan fışkırıyor atardamarlardan /kan çığlığı dudaklarında kalanlar yıkılıp düşüyor yere umursuz bakışlarla camiler mesken oluyor yaraya ölüm kokusu var oksijensiz havada yıkılmıyor yılmaz bekçilerimiz ölerek çoğalıyorlar… yaşamı çukurdan çıkarmak koyaklardan ışığı toplayarak sıkıca sarılıyorlar umuda kanla sulanan bu toprakta yaşananları unutanları asırların tarihini yeniden yazmak hevesinde olanları dönme dolap gibi dönenleri artık durdurmak istiyorlar… “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenler güneşe yürümek nedir /bilmezler /alışılmadık hayatı katılmaz ki ölüm oyununa onlar! tarihte ne çok oynandı bu oyun oysa belli değil kim vurduya gidenlerin sayısı bu toprak, bu gök, bu deniz varsa Ali, Veli, Ahmet, Mehmet, Fatma ise eğer ismimiz onlara sonsuzdur minnetimiz onlara gerekirse gene kanatlanır gideriz ebedi sükunumuza ezelden beri acıya tiryâkiyiz biz!... Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
toplumsal seslere
isyanlara aç kaldık
ne coşkular yaşardık
de ki maç aldık
sevincimiz kaygımız ortaktı
yıllardır ateş düştüğü yeri yaktı da
rahat olmasa da vicdanımız
acımızda hayram etti şerefsiz güruh
biz emniyettekilere yandık
heyhat onlardan geldi sıkıntımız
kanımıza ekmek doğradı ..akanımız
lanet olsun desem
yerine koyacak yok kimsem
şükür gençler canımız