Mariagizlenmekten kurumuştu gözyaşların on dördünde ay nasıl durursa gökte öyle duruyordun ap ak kara gölgelerinin önünde yere yapıştırmaya hazırdılar ilk hamlede bir çoban karısı olmayı dilerdi gönlün dumanın dümdüz çıkardı bacadan dinleyerek koyunların çıngarak seslerini önlerine koşardın akşam olmadan senin arkandan batardı güneş koyun sürülerini toparlayarak ferman beklerken ölümüne gözlerin yerde aydınlığa sızardı günahlarını hatırladı adamlar günahını yayarken ortalığa kaç dünya katederdi kimbilir insanların günah makarası sıkı sıkı sarılmış ve sağlam çelikten gözlerin nedense yerin dibine girerdi daha taş atılmadan ah Maria günah çukurunda cehennemi gördüler iyiki taşlara hazırlarken gövdeni sorgularken kim masum kim suçlu değil bir ses ferahlattı gönlünü başını kaldırdı yerden ar’ındın şanslıydın çöllerde yanıp gitmedi ruhun insan aynasında gördün yüzünü duadayken bütün melekler suyun başını tuttun avuçlarından aktı su her Marianın bir İsa’sı olmazki! 24.5. 2013 / Nazik Gülünay |
bazen başkalarının günah saydıkları vardır da bizim olmazsa olmazımızdır
marina ile yaşanılan bir yürek ıklimi
tebrikler teşekkürler