SANCILI DÜŞÜM
ağla
dudak uçlarımda bıraktığın sancılı veda çığlıkların eşiğinde oynaşır aklım dilsiz sokaklarda düğümlenir hıçkırlar duvarların rengi soldurmuş küfürler gözlerin geceye sarkan giryanı muamma sırlar agır sırdaş yastıklarda saklayamazdın boyardın yüzünü utanç rengiyle söyle şimdi kaç cinneti alırım iplerden hangi gece çıldırtır yoksuz karanlığın hangi intiharı çeksem yakışır üstüme uykumun kaçtığı vakitlerde seni düşünmeyi severdim tökezlerdi aklımın kekeme yanı taşardı gece muştularına saçlarında keserdi ağıdını poyraz yüklü şimşekler zılgıta dururdu dudağında bakır bir çöl her duygu iğfalsi harlanmak mıdır sana aşkla meftunluklar bıraktık mektuplarda taşardın gözlerimden adının dövündükçe denizin dalgalarında ağlayan gökyüzünün şimşeğe kızgınlığı bulanık düşler gibi çekilir misin gündüzün üryanlığında uzak çizgilere diktikçe gözlerini zindanlar ahraz dillenmiş sözlerin sus gece sus sancılı düşüm inleme kim düşürdü aynanın sol yanından beni kimi tutsak ettiler pencerenin pusuna ey göğsümün ağrılı gecesi kefenlenirken dilime mürekkep lekeli şiirler pulsuz anılar gönderdim sana ağrılı heceler döktü yapraklarını ağrılı bir yol dolandı ayaklarına sonra başımı dayadığım otobüs camları bıraktı ve savruldu ayak seslerin uzak kent sokaklarına zaman devrilir içimin çocukluğuna bir merhaba kadar uzaksan kırık kanatlı kuşlar tüner içime ah bilsen nasıl dillendirsem içimde korkak kız çocuğunun kasavet kokan gözleri tabanlarımda yorulan yol sızıları ve intihara meyil etmiş bitkin cümleler unut dediğinde kerbelâ şehrinde yer gök kahırlı söyle yâr hangi düşe sürsem kendimi bir doğumluk gece sancısı bırak ellerime parçalanmış, ağlak sızlı çekip gidiyor yollar saçların ıslak sen ettiğin yeminlerin rüzgarını bilir misin titrek sesinin uzaklığına uzak düştüğümden beri ucuz gazinolarda ucuz şarapların buğusunda sakladım sesini oysa aşka yazılan ağıtlar gibi ağırdı şarkılar tutardı yürekleri şarabın buğulu havasında bilmezlerdi meyhanelerin uyuşuk alkol kokusunun sen koktuğunu aşka bela kıvılcım tutuşur dudaklarında yağmurlar soldurmuyor artık gökkuşağının rengini sür-gün bakışlarında kaçak bir ölümdür yankılanan dilimizde taşıyamadığımız kelimeler martıların dilinde meryem azabı mühürleyemediğin dudaklarımda sen sözsüz bir hece dün gece sızlayan bir ıslığı boşadım çığlık çığlık ve yüzümde hayata boş vermişlik omuzlarıma çekiliyor yorgun yükleri bir iç çekiş bir veda kadar yakın bilirdik ağlamak yokluğuna kazılan gözyaşı mezarıydı oysa Funda Hanıma şiirime yaşam hakkı tanıdığı için sonsuz sevgiler |
.Yormayan ve sıkmayan bir üslup hakim şiire. Kullanılan imgeler başarılı.Tebrik ediyor başarılarınızın devamını diliyorum...
Saygiyla...