gidiyorum
’lacivert bir akşam iner körfeze
deniz şimdi eski bir senfoni’ yokladığım yüreğimde derin bir sessizlik çarpıyor kulaklarıma biraz acı biraz hüzün şimdi yanık keder kokuyor sevda küstüğüm herkesten özür diliyorum sizin bir suçunuz yok ben ayarsız seviyorum bir dudak payı kalıyor satırlarda tutsak sürgüne uğurluyorum çocukluğumu dilim dudağım yanıyor bilmiyorsun!! hangi istasyonda kaybettim beni ve hangi tarafı daha çok ağrıyor kalbimin gözlerim hangi mevsimde öldü benim yüreğinin kurak iklimlerinde filiz vermedi aşk ne yağmur yağdı topraklarına nede güneş parladı ay hükümdardı senin coğrafyanda sefil bir dilenci oldu ruhum en çok yokluğundan utandım sığmadım yere göğe sığdıramadım şimdi fakir bir mahallenin öksüz kalmış çocukları gibi bulutlar eksik olmuyor gözlerimizden yağmurlar soğuk yağıyor donuyor şarkılar karanfil kokulu bir ayrılık pusuda bekliyor canım terk ediyor tenimi şuurum kayıyor nefes almak yük geliyor ciğerlerime kanım alev alıyor duruyor dünya orda işte o anda ama ölünmüyor birikmiş bir sitem kusuyor kelimelerim kekeme oluyor yüreğimdeki acı suskunluklara gömüyorum kendimi kapıları kiltliyorum göğü yere indiriyorum ne varsa tutuşturuyor ve senden gidiyorum... |