Ellerim Beyrut Sokakları Ardındaisyanlarıma ’şehr-i küçük’ şerhi koydu yağmur damlası yüzüyle kız kan/sızı kesiklerime gömüldü inadına beyaz tebessümle iliklerim açıktı ayaza sevdim ya kış güzeli gözlerini ahmak yüreğimde zürefa düşkünü candan çizgi çektim gidişine tırnaklarım kan sızısı ellerim beyrut sokakları ardında korkan is/yanım ruhumun eşraf saatiymiş şehir beni yıkarken siyaha alev kuşum zemheride üfürdüm yüreğimi sana tamda bu şehrin semalarından sokakların yalanları bile üşürken kaldırımlarda tarifsiz yanıyorum şimdi şehirde küçükmü/ş büyük düşlere ki dökülüyorsun avuçlarımdan alevlenen yüreğimin soğuk yanına kokunun dağ yamaçlarıydı rüzgar gülerken ufkumun mavisine şimdi göz yaşına yağlı ilmek kalemim cellat kendini idam ediyorum kendime ve acımtırak bir nota dönüp duruyor ’es’in gölgesi çivili dilimde sen doğurgan ümitler ölürken s/ustun kader dökülür yazısından yaz dilinin buçuklu hesaplarını yokluğun tehditken şakağımda az sonra bir fincan kahve olur dudaklarım müstembel çarşı kahvesinde telvelere de yalan ya köpüğü bahane kaç vakit söyle ey yanağımın yağmur damlası ey cam çiçeğim kırıldığında hiç olmayacak kokun duvağın açılmayacak matem/in gelin/ce mühürledin gözlerini yolların uzağına belki devrimlerini sorgularım hayatın belki şiir falına bakarım bir çocuğun belkileşirim hatta kalabalığın kuytusunda ama silinir gidersin sende kork/akça teninin gizeminde ellerin eskici naralarında isyan köşe bucak boğarken şehri sesim sesine son kez karışır el/veda ziyaretleri elleri musallada son sallanış sessizce ’iyi bilirdim’ dilime pelesenk işte |