GECE VE SUARE..düş üstüne... dudaklarım bana ait olmayan köle ağlamayı bile beceremiyor kelimeler ve konuştu köle ahh suare adın büyüyor çarptıkça yalnızlığıma sabahları özlüyorum artık gelmeye görsün gece önce yorgunluğum asılıyor duvara kovduğum gün sancıları diziliyor eşiğime bilmem hangisini alsam ki hepsinde lekeli aşk hikayesi dünden kalan karalama adın binlerce kez yazdığım gitme hemen yanında ver elini kaçalım diyorum elim varmıyor dilime kör göze sancı doğuyor beklemek gitme ne kadar yalın değil mi yalvarmak beş harflik bitmeyen nakarat ondan iki senden bir çıkaramıyorum yığıldığım sandalye yorgun eksilen ve kaybeden yanlarımı örterken sonra bir sigaranın ucunda yakıyorum karanlık yarılıyor çekerken ciğerime bari sen sen bitme diyorum yoruldum uç uca eklemekten gözlerini gecenin bir yarısı bilmem ki hangi yanındayım üşüyorum sadece bilsem kendi kanımdayım çeker vururdum damarlarımda koyu siyah bu yalnızlık odamın sessiz boşluğunda üşüyorum içimi ısıtan şeyleri yakıyorum önce ruhum taşınıyor alevlere yetmiyorsun bıkmadan iki kişilik hazırlıyorum masayı bir sen yanından bir sensiz yanından bakıyorum ortada duran yokluğa g/özlüyorum her köşeden kapanmadan caddeler geçenleri sayıyorum yemin içiriyorum pencerelere geçersen içimden yalnız seni alsınlar perdelere iliştiriyorum nöbetçi melekleri görmezsem belki diye düş sokağımda kızma bütün kızları da yaktım bir deste kağıtta sadece başbaşayız akıl içinde ben boşlukta asılı dönmeyen dünya sen hüzünlü güneş hep karanlık ışıtan istemsiz kas ağrısı artık kalbim düz yolların keskin virajları çöllerin uçurumu belki de adım boyu yükseklik işte içime batan yara sen gideli belki de seni göndereli bir deli çıkmazında en büyük zevkim ve kanlı bıçaklı yalnızlığımsın sessiz ve suare |