TENHALIK DÜŞMÜŞ ELLERİMEÖlümün uyuduğu derinlerde titredi yıldızlar Kınalı bir bahar sızdı toprağıma ruhuma gurbet oldu günler çeke çeke bayrağı göklere ileten el gibi... Sözcük ormanında büyüdü gerçekler Uykumun kabzasını tutuyor bir asker. Yüzümde eski bir pazar başını beklediğim anıları demirler dağlar. Ah ettikçe kederden yastan dumanı beni boğar. Yurdu olmayan otlar uçurum olur bedenimde Titrek bir orak kazınır yıkık diyarların gölgesinde sevginin beş harfli alfabesi usulca basar hançerini temmuz sıcağı peydahlanır dilimin eğesinde. Kırmızı ışıklı imgelem hazla süzülür sözcüklerin güneşinde. şiirin öz suyu çatlar ışıltılı nakışında yaşamın dört mevsimin hatırına bir gül mevsimi ön sözüdür baharın günleri boyasalar da yalana. geçer dururduk bitmemiş sıcaklığın içinden... Aymazlık çukurunda bir elimde gelecek öbür elimde yetişkin bir gün ışığı. Dört yol ağzında pembe açıyor ağaçlar dört mevsim doğuyor ellerime. Maviliğe bürünmüş bir sabah ile... Nisan yağmuruydu yağan tomur tomur içimdeki keder serinlemedi yıkım tümcesinde. Sırtımda yüküm tırmandım varoşların yüreğine ışıklı bir yol bir de batık bir akşam olmuşuz meğer geriye kalan enkazın sesinden gün doğacak belki de... Meğer yalnızlığın ayak sesleri imiş iç çekiş Birimiz hepimizi yalnız bıraktık tekil zamanlarda yüreklerimiz döküldü birer birer yıllara En bakımlı bahçe bilirsiniz sessizlikmiş akıp giden suskunluk dağların kuytusunda pembe açan bir çiçekmiş. Mor dağların yorgunluğu çöküyor üstüme Çiğ olup yağıyor aşk soluğu delikanlı bir bahar üstüne... Ferda Özsoy |
Kınalı bir bahar sızdı toprağıma
ruhuma gurbet oldu günler
çeke çeke bayrağı göklere ileten el gibi..."
Güçlü bir anlatım. Okurken bir ırmak gibi aktım-gittim dizelerde. Bu kaleme, bu yüreğe en derin sevgilerimi, saygılarımı sunarım.