kuş ağrısı
ellerimi süreyim dedim bir yıldız bahçesine
batıverdi çamın yalnızlığı çama çam olmak için abdest aldım gözlerimden bir şelale aktı sırata hangi sırata dedim ölüm kalım var mıydı cennette cennet değildi, o an anladım ki anlamak yetmiyormuş güzeli omzuma bir kuş kondu boynumla beraber o da terk etti yüzümü yüzümü neler terketti sonra dilime yapışmış bir ses tükürdü durdu sandım ki kirli sakallı bir adama benziyorum hatta ceketim ıslak mı diye ben de durdum bir kuş nasıl geri dönerdi şehre içimi uzattım yalın haliyle sevdim gökyüzünü kuşları dahil etmedim çünkü kuşlar boynumdan öptü beni ben boynuma ben boynuma ben ben boynuma bir kadını gizledim kadının ismini gizledim avucumda bilye taşır gibi taşıdım muskasını acının ve acı boynumun çok evliliği kovulur buradan bilirim şurada durmaz üç beş gün bilirim şu ağzımın büktüğü yalnızlığı hep uzakla yakın arası gittiğim yalın ayaklarım bir kuş nasıl geri dönmez, bilirdi üstelik sönmüş bir buluta benziyorum bütün aynalar aynı yalanı söyledi insan olduğumu bir çırpıda yakılmıştım burası da cehennemdi şu kaldırımlar hep bir ölüm gri bir örtüye büründüm gidiyorum cennet benim haddime değildi bunu bir o kuş bilirdi bir de bir de çam ağacı Merve Taşçı |