Sür/gün
yüzden gülümsemeler eksilmeden öncedeydi
yalnızlığın soğuk yüzünün gözden düşmesi dökülürken sahipsiz kalmış gönül bağından sivri harfler birde toplayıp ağır yüklerini sevdanın çorak topraklarıma göç etti ölü ruhum renklerinde çiçeklerin isimleri sayılırken kulağıma bende hiç eksilmeyen sesin çınlar gibiydi hiç bir çiçeğin rengi ve adı kokusunu içime çektiğim avuçların kadar güzel değildi uzakların türküsü kadar sızım dın her ağıtta vahlar eyvahlar dilimde dolanırken ahtı kalmış iç çekişlerden dolan göz bebeklerim henüz fırsat bulamadı akıtmaya yaşları ardı ardına akrep ile yelkovanın suçu yok peşi sıra gelen kimsesizliğin kahramanları bizdik aslında en çok ayrılığa dokundu yüreğimiz ne çok kirlendi el dilinde sevgimiz hangi dağın ardındadır kavuşmalar bilinmez sürgünse sev yanın yanmalara dil susmaz gönül uslanmaz sev der büyüsün insan, yarım kalmış yarınlara s.ç |
bende hiç eksilmeyen sesin çınlar gibiydi
hiç bir çiçeğin rengi ve adı
kokusunu içime çektiğim avuçların kadar güzel değildi
şiir baştan sona sürükleyiciydi
ne demek istediğini bilen
aynı zamanda uysal ve hüzünlüydü
yinede beni en çok yukarıda ki kısım etkiledi
şiirin kalbi orasıydi herhalde
kutlarım sevgili saire... böylesi güzel nice şiirlere