Nisan
Gece
Yürek sızısı… Yine yağmur yağacak Ne zaman yüreğim sıkışsa gökyüzü kızar, kabarır önce Sonra ağlar Dili lâl gecenin sadece ağlıyor Çözülse dili eminim en çok bana kızardı Dört köşeli mutluluk dolu yuvaların yuvarlak dünyasında Yaşama telaşı Daha çok mutluluk Daha az gözyaşı Herkesin derdi bu “Ne kadar canım az acırsa o kadar iyi hissedeceğim” diyor insanlar “Acı kefaret gibidir oysa yaşanılan mutlulukların Ya da yaşanılacakların İlaç bile acıtır acıtmadan şifa vermez hastalıklı bölgeye Acı çekmekten kaçtığımız sürece, gerçekten mutlu olamayacağız” Doğduğum ay; Nisan Nisan da gök ağlar Biraz ben de ağlarım bu kalabalıkta, insansızlıktan Ve insafsızlıklara söverim Gidebilsem başka dünyaya Kesin orayı da yağmura, buluta boğardım Çünkü herkes gittiği yere götürür, derdini de, yağmurunu da Ellerim… Yağmur kokusu bulaşmış, hemen ardından toprak kokusu Bilmiyordum hayallerin bulut gibi yağmurdan sonra kaybolacağını Bilmiyordum henüz gökyüzüne bu kadar benzediğimi Özellikle gün batımlarında Kızıla boyanırken Kız Kulesi Maviyi kızıla çeviren ben Dünyayı boyuyorum kırmızıya Her Nisan yağmur yağıyor Tüm Nisanlarda aynı ıslaklığı yaşarken aynı kalamıyoruz Her sene bizden bir şeyler götürürken, eskiyoruz Eski Nisanlara göre Eski takvim yapraklarından öğreniyordum hikayemi Doğduğum günü takvim yaprakları belirliyordu O gün doğan başka biriyle aynı değildim Gün aynıydı yalnızca Şimdi bir kısmı eski günlerle aynı olan günler yaşıyorum Diğer kısmını sormayın bende değil, bilmiyorum Bilinmez zamanlara sürüklenirken Biraz daha sızı hissediyor yanaklarım Tuzlu, ıslak bir şey ama gözyaşı hep aynı Tüm yanaklardaki gibi tadı, tuzlu Büyüsem biraz daha gözyaşları taşacak yüzümden İki çukur tas yanaklarım Taşıyamıyor bu yükü Her Nisan o kadar çok yağmur yağıyor ki bu şehre Bu yüzüme, sözlerime Gökyüzündeki yıldızların yerlerine yerleşme çabası Tam da bu aya denk geliyor Ve denizin üzerindeki kızıllık Birkaç ay önceden planlanmış bir yağlı boya resmi gibi Yüzümüzdeki memnuniyete uygun Gözlerimizdeki yerini alıyor Yaş boşanırken gözlerimden her Nisan Bir daha ağlamayacağıma yemin ediyorum Ama tutmuyor yeminler Omuzlarımdan tutunmaya çalışan, ama başarılı olamayan kollarım gibi İki yana düşüyor Yanaklarıma düşenler gibi Hangisine daha çok düştüğünü takip edemiyorum Etsem biliyorum sol yanım ağırlaşacak Sol yanağım taşıyamayacak bu ıslaklığı Omuzlarım kollarımı *** Ben belki de yağmura eşlik ediyorum Ağlayarak… Her Nisan’da ağlarım ben Biraz yaşlandığım için, biraz yaşadığım için Biraz da doğduğum için Nisanda doğmak zordur Tüm baharın gözü üzerindeyken emekleyemezsin bile Mevsimler senden büyüktür Sen onlardan eski gibi hissedersin kendini Ama yaşlandırır Her Nisan biraz ağlatarak Bilmiyorum… Nisan’dan sonra sonumu ve hangi ayın sonum olduğunu[ /kalin ] Beş Nisan İki Bin On Üç 15 20 Nevin Akbulut |
Nisan da doğmuş okyanustaki en güzel "duygudamlacığı" eşsiz dizelerini okumak ne güzeldi....
Nisanın bahar kokulu çiçeklerinin gülümsemesi üstünden hiç ama hiç eksik olmasın...sonsuz sevgilerimle....