Diriliş Sarhoşluğum
..
sana baktım ip uçlarına akkor döşeyen acılara kelâm indirdiğin her yerden al ve yalnız kendine git her şey sendedir bulduğunca diyordun tam böyle söylenmemişti bütün bunlar aslında ben böyle ,, sana tâbi değilim beylik bir düzeni tekmeleyerek bu viran yurdu kurdum tuz küfesi taşıyan sırtından geçtim dağlarımızın çok acıkmış ve alabildiğine susuzum ölüsünü gömmeden ölenlerin acısıyla yıkadım gözlerimi soldu yüreğimdeki gül avuçlarımda çifte karanfil kokusu ne bulsa güzellikten ve acılardan oracıkta koynuna alan bir âşığım ben de hepsi bu usul uyak yürüyen kanlı bir divaneydi yeryüzü ve şairlerden başkası değildi ilk inananları aşk dinin, alıp her şeyi götürürler steplere ve yalçınlarına arzunun parçalara ayrılan kırılan ve durmaksızın sürgünler veren direnç muştalarıyla kaplı ihtiraslarını gördüm her bakışın yaşamdan ayrı değilken ölüm sırtlanların salgısı, engereğin zehri gibi parlıyorsa bu yüzyıl her şeyi içine katıyor öğütüyorsa kara delikleri yaşamak denilen kâbusun kartellerin iğne uçlarında ışıldayan sönüklüğüdür tehdit edildiğimiz bu ağu nereye gizlenirse bulunacak sözsüzlük ve ganimetleri suskunun hani bâtılın kan üzerinden kendini yücelttiği doyum aşılacak dağ övülecek ölüm koyultulacak uzvu var mı hâlâ iyinin ve doğrunun yok mu kâbeye tepeden bakıyorken putları müşriklerin che guevara ile Muhammed aynı cümlesine gelmiyor mu kutsal gerçeğin sor! lât uzza ve menat her an ve her yerde kapitalistçe yaşamıyor mu öyleyse her yürüyüş öncelikle senindir ey diriiliş sarhoşluğum derinliklerden geliyor olmalı zencilerin şarkısı sevgili yoldaşım acıyla titreyen yutağından ta genzimizin kuşların boğulduğu bir denizdir belki tomurcukken vurulduğumuz ve ben seni böyle ,, kabul ediyorum suyun yüzünde uyuduğumu ellerimin ve ayaklarımın kanadığını da pamuklu sargıların artık ağır geldiğini yüksek dozda içilmişken bir nehir bilirsin çünkü senden öğrendim ölüsünü ararken aklını yitirir insan yahut beklenirken umut kesilmiş balıkçının limanı okşayan belirtisi ve her gün ölerek ufku tarayan gözlerle seni bu kadar,, severken bir damla suya dokunan pençesini serçelerin gitmek dağın aksini pürüzsüz tenine yaslayan o gölden bir kez daha kuşanıp bütün zırhları su yeşili ve serin seninle ölebilirim .. |