ErişimŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hayallerle istediğimiz her şeye erişebiliriz
Buna hiç kimse ya da hiçbir şey mani olamaz. Yıldızlara bile erişmek mümkün; Siz gidemezseniz, onlar gelir size Bir gece sabaha karşı *** Yine yıldızlara uzanmaya çalıştığım bir gece Ayaklarım üşüyor yükseldikçe Vücudumun gerginliği yetiştirmiyor gökyüzüne Tam yetişecekken gün ağarıyor Gece yetmiyor Eklemek gerek birkaç geceyi birbirine Aydınlık zannettiğimiz zamanların adı: gündüz Ama gündüz yükselemeyiz ki gökyüzüne Tüm gözler yükseklerdeyken El, ayak çekilmeden Sen çek beni içine Bir sigara dumanında da olsa Zehirlenemeye dün geceden razı ciğerlerim Ar’ını saklamış gece Onuru şeffaf, içi görünüyor Onurlu çünkü karanlık, siyah çünkü en asil renk hala buralarda Esniyorum hala kırılgan bir çocuğun umuduyla Eklesek kırılan umutları yetişir miyiz gökyüzüne Gökyüzüyle gizli görüşmelerimiz sürüyor her gece Bir vaat ediyor, ben inanıyorum içime serpilen yeminli tılsıma İçimin harbinden yorgun bedenim esnek ve inançlı gücüne Omuzlarıma dökülen saçlarıma güveniyorum Rapunzel gibi Saçlarım uzadıkça yaşımı düşünüyorum Geçen giden, geri gelmeyen anları Üzerine sağlam basamadığım bir tabure ayaklarımın altında Yetiştirmiyor gökyüzüne Ne taburenin sağlamlığını, Ne de omuzlarıma dökülenlerin sağlamlığını test edip, kanıtlayabiliyorum. Yorgun zamanların, uğrak mekanı odamdaki eskimiş koltuk Tüm eşyalara sıfat yüklemeye çalışıyorum Onlarla daha iyi anlaşabilmek için Gökyüzüne bir araç olmaları için; anlaşamıyorum. Bal kabağı arabaya dönüşmüyor masallardaki gibi Gökyüzüne uçuracak bir atım yok benim Sandalyelerin izin verdiği kadar yükselebiliyorum Yetmiyor yetişme çabalarım Kalıyorum oturduğum odada Zaten hep otururum bu sandalye tepesinde Bacaklarım yorgun, sadece masallara inanmaya devam ederim Hayalimde istediğim zamanlar erişirim gökyüzüne Ne saçlarım engelleyebilir bunu Ne de ayak altındaki tabure Geceler hayal kurmak için yeterli neden Ve karanlıkta kimse görmez neyi hayal ettiğini Karanlık gerçek bir dost istediklerimizi gizleyen Avucumun içine yüzümü alıyorum Biraz öne doğru eğrilip Yere bakıp, gökyüzünü düşünüyorum Yıldızlar düşüyor sessizce odama Bir yıldız yetecek gündüz gibi aydınlık olmaya Yıldızlar düşüyor Ben seviniyorum üşümeyi bir kenara bırakıp Çocukluktan sakladığım gülümseme ile Yirmi Üç Mart İki Bin On Üç 11 00 Nevin Akbulut |