Kınrıtı Süheylan
Kınrıtı Süheylan
Sabaha kadar geceyse burada çirkine kadar güzel eder yollar görürüm gittiğim noksan adımlarla vardığım, döneceğim yerin aynası Belki tutunuşumu tamamlıyorum çağın yangınlarında bir damla su olarak Gölgeler çekimsiz bir pencereden eski ışıklara, koyu çimenlere ve korkunç topraklara bakarken tanrılıyorum çocukluğumdan kalan eski korkuları ve Çil sesleri ilkokul beslenme çantasında yağmuru öpüştüren aklımda yeşil yıldızları seçerek götürdüğüm anneme kendi payıma düşürdüğümle döndürüyorum dünyamı ama yok kuşanılan göğ istemedikçe soyunmuş evren kılıcını kından önce vuran hayat dağıtmıyor artık ellerimi Üç dil biliyorum kuşlardan sakın peynirleri ve süt akşamlarıyla kahveciler beni çağırıyor ne zaman uykuları tutmasa. Kıllarını kesiyor örümcek ağına yapışan kavgayla kötürüm bir duvar dibine saklıyorum sesimi âh yuhalanmış iyiliğim olmasa… diyorum ruh gevezeliği gecesiyle Kendimi, cezve sandığım çok oldu kaç hatır için durdu kaynamış suyum kaç yalana inandım dedim fal beklemezken ömrüme Şıngırdadı gök sordu: cevaplayarak arzu var mı? arzu varsa sevdâ vardır dedim, yok… yokmuş. o hâlde niye beklersin dedi sözünü? ne yalanıyla tatmin edeceksin yine avcunu kederle pamuklaşmış üzüntünü neyle ödeyebilir sanırsın? dedim: anlayarak haklısın, tanrıya inanmaz her yalancının yüzü hak bilmez, öz bilmez sebeplerince yağdığını sanar yağmurun… Frida kahlo vazgeçişi üstümde gecem kara ve seyir değirmenlerden geçiriyorum aklımı şiir, ilk emir ve söyleyeceğim söylemediklerimi ölüm, hayata geviş… ( b i i t t i i durak sonlarında kemirilmiş biletim. Ey aşk! tan- ey aşktan ne bekliyordun iyiliğim Ne bekliyordun kalbim cehennem çiçeğinden sevgi mi suyu unut artık zaten bu sabah… dedi: … kınrıtı süheylan! Payanda |