GÖZLERİM ELLERİNLE YOĞRULUR
Islak bir keman sesidir havada yayılan,
Tuğla bir duvara yaslayıp maziyi kararla, Bakışım ufuklar ötesinedir,mor akşamlarda, Ahşap bir merdivenin son basamağını, Destürsüz geçme hevesine engeldir duygularım. Ve bir valsi, parke döşemeler üstünde, Müziksiz yaşama arzusudur, dudağımdaki çatlakların. Sade bir salkım söğüdün cömert yapraklarını, Saçlarına taç yapma mevsimi beklenmektedir, Hazan ortasında renginin tonlarına yazılan şiirleri, Okuma heyecanıdır loş karanlıkta gözlerine karşı, Sevdaya özgü yağmur bulvarında, Ekimler boyu elele suskun dillerle ağır ağır, Seninle denize uzanan yolları yürüme isteğidir. Sen mavi tüller ülkesinin nazlı prensesi, Hazin hazin akan billür derecik, Gönül deryasının sınırsız düzlüklerinde sere serpe, Sır dünyasının anlaşılmaz nasibi yarınlara, Gül dudaklarında karanfiller gezinende fütursuz, Beraber söylenecek şarkıların sabır durağı Mühür gözlerinde tutkularımı yakaladığım aniden, Ardıç gölgesi dinlenmelerinin nazar boncuklu sükuneti. Açtın mı kollarını duygularımın uzak planlarına? Bir fon oluşturdun mu güzelliğine gündüzler boyu? Ses verdin mi zirvelerdeki asaletin samimi davetine? Yakalayabildin mi bir deli tayı, sınırsız yazılarda? Sana bir halı dokuyorum sabır tezgahında ilmek ilmek, Oğuz soyunun yürekli desenleri ne kadar heyecanlı, Ellerin gözyaşı, gözlerim ellerinle yoğrulur, Zaman durur, mekan susar işte o anlar ki, Bir sen, bir ben yalnız yolcusu bu loş patikaların, Kader gergefinde işlenmiş saadeti bulmaya, Karınca kararı okunur ayaklarımda yine, ne gam. Muzaffer Eker |