NE GÜZEL GÜNLERDİduvar diplerinde otururduk güneş geçinceye dek başımıza karıncalar yuva yapardı arkamızdaki duvarın gediğine önümüzden geçerdik kendi geleceğimizmiş meğer tekmeleyip girdiğimiz avlu bir kaç merdivenle çıktığımız odalarda ne denli büyük olduğunu kavramadan bir adımın umursamadan yaşamak orada Halime’aba yüksekten konuşurdu erkek sesiyle alışkındık o yüksek perdeli sese sıradan bir şeydi dokundurmalı sözleri kocası Rami amca süpürürken kapı önünü söylenirdi duymazdan gelirdik iğneli sözleri yoldan korkarak geçerdi başka sokaktakiler eli terlikliydi Seval’in sözle alamadığı hırsını terlik fırlatarak çıkarırdı yoldan edepsizce geçenlerden yine de doğal bir okuldu oturduğumuz duvar dipleri elimize orada aldık tığı,mekiği kaneviçeler işledik, oyalar ördük çeyiz hazırlayan gelinlik kızlardık kim kime yangın nerde buluşurlar orda gördük bir film izlercesine izlerdik gözaltımızdaydı Semra’yla Sucukcu Münevver’in sevgilisi Yaşar’ı babası kovalamış görmeyeyim demiş bu sokakta. kim kime mektup vermiş kim lâf atmış kızlara haberdardık duvar diplerinde büyüdük arada top oynadık, ip atladık kurslara falan gittik ama öyle sevdik ki birbirimizi bir araya geldikçe anar ne güzel günlerdi deriz ne güzel günler.. 25. 2. 2013 Sokağa serilir eski bir çul, Üzerinde mahalleli oturur. Haberler orada alınır verilir, Üzüntülüyse vah vah edilir. Her zaman bir lider vardır, Onun emriyle işler edilir. Hasan Özaydın |
saygı ve selamlarımla