daşBir taşa küfrediyorum gayet nezih kelimelerden seçilmiş, önüm arkam daş yığını kadınımın sivri diline dolanmış bu hikaye tığ oyasına kananfirkteynler eşlik ediyor önderler ve arkadaşlar muamma ayıp ediyoruz, soruyoruz sormak cehalet nişanı olmuş cahil kavminde hiç mi parmaklarını birbirine geçirip, okumuyor insan avucundaki Allah lafzını umurdışı frekans mezarlık kartonajında sihirli değil hiçbir okşama ya da ilahi sırf gıdıklanmak arzusuyla gıdıklarken iti kediyi yaranmaktan daşlar kırıyoruz soğan misali yolculuk çok uzun ama mesafe fark etmiyor ölmek için hiç kimseye anlatamıyorum kendimi kendim, içimde kalitesiz kumaş içinde örtülü tarih örtülü ödenekler kadar harami kalıyorum öksüzü yetimi muhtaçken yaşamaya ayak basmakla aşınmaz dünyanın denizinde saçlarımın ortasında omuriliğe bir sinir peydahlanıyor piç arzuların en yasal olgunlaştığı avmler biliyorum kadınların ve erkeklerin daha çok tabla namusuzluklarında işportacının en bereketli gününün elleriyle avuçluyorum kötülerin dönme uçlarını bir ses kalıyor geriye ergiyen kızgınlıklar suratımda köylü kızı figürasyonu kelebekler hiç de masum değiller erkenden öldükleri için oynaşıyorlar, oynaşıyor herkes ayna dışındaki putuyla büyük bir sivilce bu, patlıyor ak ne dir diye umursamaz kalıyorum beş parayı on para yapacağım için hamalın ipi misali dertliyim param yok diye tek tek daşlar fırlatıyorum önüme arkama kime gelirse hak getire, doyduğum için şanslıyım bir deney faresi kadınım aşk yüreğime damıtılmış daşsın en kırığından çıkma, seni hep ortalığımda arzuluyorum |