Maske Koru
Maske Koru
sesin titredi mi Yazgımı kabullenerek geçtiğim o yoldan acının saatini buluyorum Çan sesleri ve lir kuşları- saadet uzak bir ihtimalde dokunuyor ufka… görüntüler ve sesler nasılsa güzel görünüyor Yama gerçek filolojide foseptik Dünya! atımı dövüştürüyorum uzaklara kana hıçkırmayı öğreten annem sevdayı tabutta karşılıyor Kasıntılarım ve kaşıntılarım arsızlaştıkça üstüne üstlük yetmiyor sözcükler yetmiyor üst taraflı bir aşk anlatmaya o yüzden mi bilmediğim sihrimle kabuğunu soyuyorum ruhumun. okşanmamış yerlerimle karşıladım seni oltanmamış seslerimle uğurlarım gideceksen Kuşlar bırak ıslıksız çöllere düştüğüm yere mumlar damlat berkitmek için hüznümü üstüne. Sevilmeye yakın yerde duran hayat baldırlarında ot tüttürmez mi güzelim salyalarıyla köpeklerin yalamaya çekindiği etini, Yüzüm andırır ısırılmış bir zakkum sillesini senin güneş gibi suda söndürülüşün başka bir vücuda götürülüşün Esnetir mektupları götürecek postacıları evde kemirilecek taş kalmaz gidilecek rüya bulunmaz pusula kimi göstersem diye sorar ilk yabancıya… Bakır şiddetleriyle tutuşturulduğum (ki ses kirdir başka bir sese gece oldum vaaz geldi kan eğrisinde başladı dokunuş parmakları öğretti tanrı dolanmayı bulunca aklım istemedim ondan izin karmaşasına koştum her gemici sigarasının sislettiği iklimin…) az zamanımız kaldı radyolarında ışığı keşfetmiş yeni yarasaya benzeyen ağızlı kadınlarla tek bir kadın için şarap ettim yıllatılmaya müsait yerlerimi. en az biri haklıysa bu kavgada ona rastlamadım tutunduğum külfetti küfürden çocuklar geçirdim sokakların mizacına bastırarak bildiğimden nöbetini uyku devinimsizdir gaflet olmadıkça… Cezbelendi karasına dağ oturtulmuş umarsızlık ağır körelmenin faydası olamazdı suçsa bu ilkin denilen yalımdır bitirmeye gelinen savaşlar döndürmez başımı… sesin titredi mi oldu işte Hepsi bu acıya dayandırılacak çalakalem niyet unutturacak saydam sevgi öldürülecek sarkaç belirginliği Yok! senin denizim dediğin yerde sular geçmiyor artık… bıraktım boğulmasına kendim in! Payanda |