MAJÖR DEPRESYON HAYÂLLERejderin öfkesiyle ucundan ucundan, gündüzün gözünü kemirirken gece cehennem sıcağıyla yokluğuma yâr oldu yalnızlık ruhsatsız birinin ellerinde dağılmış / hurdalık ruhum ağır çekimde toplanmayı beklemekte içime döktükleri ateş bakır çalığının kalayı o y s a böyle değildi bildiğim suyun rengi dudağımda duran şarkı bu değildi sırı buğulu bir aynada geçmiş gecikmişlerimi aradım durma dile sarılan sabık söz sustukça taşlaştı kelimelerim cennnetinden medet ummadım kendi kendimin tutsağı ben karaydı kan kardeşim ben döşedim mayınları içime söndü içimdeki kandiller üzerime üflediği efsunlu soluktan şeytanın zaferiyle sonuçlandı her gün eski uykulara meyilli gecenin derinliğine sarhoş ruh/un bedene cezası, hep tek ayak üstüne kalmaktı geri kalanıma siyahtan gayri yeni bir renk medet ey hayat! daha fazla ölmek nasıldır? eteklerimde ağır gece çekerken derin oyuklarına sancıları sürekliyken toprağa gömülü bedenimin ölüm bezinden yüzüme çekiliyor perde* sabırsız zamanların taşan sabrında cemresiz günlerin şifasız hüznü muamma noktadan gelen durma sisli hazanı emziriyor beden bir türlü damıtılamıyor beyaz yanılsamalar içinde kalıyor emânet duygular toprak çürük tohuma geçit vermiyor yeryüzüne gizli bir el yağmur suyu veriyor içimdeki yalnızlığa tutunamayan cüce emel kusulamayan dev elemde klişeleşen ruh sesi gözlerindeki bakıştan katran kokusu sızmada ve tayfun savurmada içimi kilitli kapıların merakında sandıklar dolusu cevapsızlıklar zihnimde dönüp duran çocukluğun merdiven altı umacı şemsiyesi hedef tahtasıydım zehirli oklarının bunca zaman ölümün sessizliğinden daha fazla kanatacak ne var makberin hüznünü yüzümden kazımak ürkek üveyiklerin vehmini yüzünü aydınlığa kapamış gökyüzünü mavinin izine uzanmayan elleri bir hiçliğin sıvadığı bakışı silip atmak istiyorum tablomdan ey hayat! sessizliğin buzunu kıracak muştular arıyorum gözlerinde kopup gelmeli yeniden o sesim bağırabildiğin kadar bağır… yankılanmıyor sessiz sözcüklerin gece çoğalsa da karanlığıyla bakışından inen aydınlık yıldızları bekliyorum biliyorum dört yapraklı yonca değil yaşam /sızım son mevsim son kıyı /son liman içimde erimeyen karlı dağ yarım kalan rüya ömrüm zamanın bağrında doyasıya içime çekemediğim yok olan anlık yağmurun kokusuydu bir gökyüzü bekledim ferahfeza o l m a d ı arkası yarınlara “belki”ler biriktirdim dünyalar kadar akşamdan kalma başladım her yeni güne kendi cezaevimde bir suret oldum hep o y s a/ pollyanna ruhunu kuşanıp yedi başlı devin gücünü sergilemek varmış bu nizamsız dünyada siyahı kuşanmışlar bilir ancak içinizde anlatabilecek var mı majör depresyondaki hayâllerimi?... *(ölüm bezindendi yüzüme çekilen perde) Yücel Kayıran Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. |
güne çok yakışmış
kutlarım Hadiye Hanım
sevgilerimle