müziği duyuyor musun sevgili?iki yürek öteden duyulur çığlığından kaçan sevdanın düş/süz uykusu kolu komşuya maskara olurda uyanmaz o geceden sonra yıkılası duvarlarının önünde sokaklar alaca karanlık bir koşu mesafede ve yalnız ürkek/dilinden sıyrılmaz kelimelerinin yalınlığı tenine batan her harf beklentisiz gecelerinin sancısı ve akar gider paslı bir mazgalın deliklerinden geçmişinin böğrüne ki getirisi sisli bir tan olur kaybettikleri allı pullu al yazmalı müziği duyuyor musun sevgili? kelimelerin çıkardığı ıslak sesi duyuyor musun şimdi sonra-yarın-değil! tam şu anda şimdi sen..hep geç kalmak mı istemiştin sevdiklerine/gelmişlerine hep yarım kalmanın nedeni bu muydu senin ki yarımlığına rağmen avuç içlerine emanet etmişken yüreğimi yüreğinde seni sıkan kelimelerden kasık ağrılarına yenik düşmüş blue jeanı sıkan bir delikanlı resmi çizebilirim sana tek renk çizmeyi senden öğrendim sevgili ve çizik atmayı harfleri kanatırcasına bir kere bak/san yeter adam olana çok bile ki senin gözlerin ikiye mecbur edilmedi asla sana..onurlu duygularımı sakladığım yürek heybemden ve çokça benlerinden sıyrılmış dokunuşlar bırakacağım biliyorum ojelerini çıkaracaksın birazdan kırmızıya kesik ve dudakların sıyrılacak sahte renginden tenin inzivaya çekilmişken uzaklarda ben tek kağıtlık cigaralık tütüne saracağım yaramı her nefes veriş aklımı alacak birazda sağımda-solumda derin boşluklar oluşacak ayaklarımın toprak kayarken tabanlarımdam, kaçacağım ardımda mirasım olmayacak sesim sesim ki teninden önce sesine düşmüştü senin.. oysa sevgili hangi kahramanı sevsen o olmuştun az buçuk mızıkçı oyunların çamurlu sokaklarında yüreğinden önce üzerindi kirlenen giderken götürmeyeceksen beni delinin mavi tonlarına ben ölmeden ve gülmeden bir kere güneşli bir sahile çıkaracak mısın sabahları evinde, zifire kesik odanda teninden önce yastığına sinen kokuda az raili çağırıp boğacak mısın sesini de burada hemen şimdi bu köşeyi dönmeden daha bana göstermeden yüreğinde sakladığın “ben”in gerçek değerini ve devamında delinin mavisini sahi müziği duyuyor musun sen? ya kelimelerin çıkardığı ıslak sesi? şimdi sonra-yarın değil şimdi... (...) |