sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın şiirlerinden geldim şimdi. çıkmaz sokakların tüm boşluklarından, kuyularından ve kuytularından,
pencere pervazlarından taşan ses/lerle,devrik ve devrilmiş cümlelerinin içinden. parantez içi hayatların ve daha pek çok şeyin ki sana yazıyorum sana yazılıyorum sadece sana.. (...) beni bir daha sevme! - yalnızca ıslanmak istiyorum şuan... sağa ya da sola çevirmek bir an kafamı bir an kapatmak gözlerimi ve bir an dağılmak bütün parçalarımla sırılsıklam ki bir hiçim. dediğim ana gelip, dayanmıştım işte. yaşayan hiç bir ruhun ve zaten bir hiçi istemeyeceğini, özlemeyeceğini ve sevemeyeceğini bilerek, . kafama sıkıyordum. ve herşeyim tüm gücüyle bunu izliyordu. buna şahit oluyordu ve bunu alkışlıyordu. korolar... kim? ..ama o kim... gözlerimi çalıp da uykulardan uyandıran beni her sabah. kapı eşiği muhabbetlerde derin bir rüyanın içinden. kim... o kim gerisi mühim mi sanki... kandırılmış bir çocukluktan öteye bir adım öteye gitmeyen bir taş! yerince ağır... ve suların yüzünde sekerek ilerleyen, battın... içime battın! yerini bilmiyorum artık... bir iğne gibi kayboldun damarlarımda. gerçekçiyim... bazen kalbimi acıtan bir iğne ucu / bazen ayaklarıma batan bir tembellik. bazen aklımda. yani şakaklarımda zonklayan o vahim sıcaklık... anladım... anladım/ bütün kayıp olmuşların sonu ormanların o vahşi kalabalıklığında içimde kaybolduğunu ki seni arıyorum o zaman ve sana kapatıyorum ağzı açılmaz, göz kapakları ağır. kulakları sağır bir adamın yüzünü ki şey bi de sana sesleniyorum tüm yarım hallerine gelişlerine/gidişlerine susuş ve susayışlarına sana çekiliyorum ve sana düğümleniyorum. biraz daha... buradasın biliyorum ve okuyorsun alt dudağını emerek mor sobelemiyorum hızlı koşma ebeyim ben bu oyunda sensiz kör bir sarmaşık dedim biraz da... ve şimdi köşelerinden ahşap evimin sararak büyüyor... korkularını uyandıran bir ihtiyar adam gibi. eğer/ o öldüyse bir başkası ile aynı yastık da... hep bir şüphe duydum. insan denen varlıktan kendimden bile... bir an sevmedim mi acaba diye... öyle ya, bırakılmış yerlerin eve çekilmiş köşelerine bütün aheste ışıklar karanlığı gelip geçmek için he ce he ce... sanki bir şiir yıkabilir bütün duvarları ve bütün çocukları avutabilir diye... ses veriyoruz. radyolardan yine! sıradaki şarkı senin niyetine... sıradaki bütün öğrenciler senin yerine didişiyor olsada resmi törenlerde, methiyeler düzerek aşkını sıraların da üstüne... yuvarlanan bir dünyanın en vahim sonuçları olarak sırtına çarpan dudaklarımın hiç uslanmadığını bilmeni isterim. atarken kendimi köprülerden. içinden deniz geçen şehirlerden. çünkü kimse bilmez.. bilirsin... boğuldum bir gece bir kadının gözlerinde. vurgun yedim bir aşktan. yalan değil yani.açtım ağzımı! hiç bir şey. herşeyim... gidemem hiç bir yere/ içimden daha uzak bir yer bulamadım kendime sana bu yüzden hep çekilirim kim bilir kaç kere... geçemem! bir kalem de isminin üstünden. her harf başka bir renkTen olmadıkça kaç kere hep aynı şeritte yatarak dahi olsa döndüm virajı. hız kesmeden. ölsem... kurtulur belki/ diye. affet kendini. bağışla... aşık oldun bir kere... - sola dön... - kendini gör yasalar, yaşamaya izin vermeyince tutkuyu da nefreti de... insan olmaya yaramıyor sevmek.. akıl, ruhun anlam veremediği derinliğine bırakamayınca kendini. delirdim sanıyor. delirdi bu adam yine düşünme beni hisset yanında. ve uyu sonra. dağılsın bütün kara bulutlar ve ölsün kargalar, kuzgunlar. yırtılsın maskesi bütün kahramanların. bütün duvarları yıkılsın odaların. perdeyi kaldır! perdeyi kaldır aramızdan. ölüm serilmeden bir kefen gibi üzerimize.. (...) |
İngiliz casusları gibi bilgi toplayıp
Ne kadar hain, kalleş, sahtekar, düzenbaz, ikiyüzlü, riyakar, yalancı
Varsa
Merkeze bildirmişsiniz
Geberdiler mi yoksa yaşıyorlar mı?
Mission impossible gibi şiir valla.