sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kan/ım kadar sıcaksın çünkü şu anda,karşımda ve anladım polenler/burun deliklerin ve grip. iyileşmeden uzaklaşmayacaksın kapıdan.Yine de bil/iyorum..bütün kuşatmalar hasreti kundaklardı yüreğinde…
(...) basitti soru: nerede kaldın? cevap ise çokça yalındı hiçbiryeregitmedim.. Kokun, ciğerlerime/hücrelerime kadar işliyor. kemiğe giren vida gibi.. bu kentin lambaları altında yüzünü düşündüğümde ve yaslan/uslan sen boşluklarımıza.. biliyorum, perdelerin kapalı biliyorum, aydınlıktan korunmak için tüm çaban.. yangınında ilk kurtaracaklarının listesi içinde var mıyım? eşyaların ve renklerin ki sahi.. hangisi daha kötü.. ve sen ki sevgili; tekrarı olmayan rüyalar gibisin, topla dağıtmış olduğun çocukluğunu erken kalktığın sabahlarda. ve bil ki her sabah, odama taşan yaşama telaşlarının elektriğine çarpılıyorum, sana ıslak teminle.. parmaklarımın arasından kaçıp gidiyor zam/AN.. bilerek ardından gitmeyeceğimi ki kelimelerinin sağanağındayım.. sana sussam. sana sus(a)sam boğulacağımı bil/iyorum.. yosunlu, durgun ve yorgun olmayan limanların arayışında, İç/sel savaşlarında, esir düşmüş, yorgun yüreğim ki kelimelerimle batarken denizine, sen, yaralanırken harf harf ve gülerken, delirirken, tırnak işaretlerinde sahte mutluluklarla su-su-yo-rum şimdi.. su-su-yo-rum sesim cümle olup sana düşüyor, sana dönüşüyor.. biliyorum, şimdi yatağında yalınayak, bentlerine akıyorsun ve çoğaltıyorsun kendini özenle ki ben şehrin kenar süslerine dönüşen silik ışıkları altında seni bulabileceğim köstebek deliklerini arıyorum. ve gül kokulu teninin üzerinde seni açacak, terinde işlenebilecek harfleri topluyorum ıslak/sahilinden.. Frigya mezarları gibi gizli deliklerindeyken sen, elimde parmak aralarıma damlamış mumla, patikalarından, kıyılarından ve kuytularından sana geçitler arıyorum. içine girip büyümek, büyümek, büyümek adına ki umursamadan yürüyorum geceden/sabaha.. ve bil ki sevgili; kirpiklerinden çıplak bir melodi yayılıyor sessizliğe/sensizliğe.. bil/iyorum asla bağışlamadın beni. göğüs uçlarındaki uçurumlarının çizgisinde ki yaşamdan alıkoymadan beni, bırakırken sessiz/sensiz.. sen; yüreğimi kaplayan bu korkuya, kanımın akmasına izin veren kadın/kadınım. senin yüreğine akıyorum kelimelerimin tınısından. vazgeçerek delilenmelerimden, densizliklerimden.. avuç içlerinde izler bırakıyorum t-anı diye. yüreğim, aklıma el verdiğince ki ayva göbeğinin ortasında duruyorum.. (gül-düm..n’densiz ve yersiz) bir çocuğun kahkahasında geceye bulanırken gün. kokun düşüyor burnuma/ üşüyorum tırmanırken doruklarına. dibini görmediğim karanlıklarına iniyorum/ ıslak ki unuttum/umuttun teninde dağılan şifreleri.. sahi kelimelerin çıkardığı ıslak sesi duy/uyormusun. çocuk parklarının sessizliği kanıksayışı gibi.. bu gece yarısı şehri soyuyorum teninden sen bendin. benimdin.. (var) olmasaydın, (var) olmazdım... (...) |