sen ne demeksin bana_SEN NE DEMEKSİN BANA sıradan basit bir kimliğe bürünüp kompliman dokusu kemiklerimden, saydam bir kas dürtüsüne geçtim refleksle gözlerine. bedenimde inleyen bir zavallı mikrop kamçısında fahişe genlerin. duygusal morartılarında şaklayan o masum ses! seni dördüncü boyuta sürgün edeceğim. kambur bir yazı içindeki imgesiz omurga! geceyi dökerken soluğundaki boş hecelerine mumyalanmış firavun ölmek isteyecek. çaputlarını sımsıkı lekelemiş propagandasında yas, gevşek ruhlarınıza melankolik dramı. tekrar ölmek dirilirken… görmek istemeyecek... insan içindeki kötürüm bir anarşiye teslim olma durumunda hiç değildi. ya da lanetli hegemonyaların peşinden. koşan kanlı paranoya egosunda, tatmin etme derecesinde bir egoydu ölüm sadece. ama ölemezdik biri ağlayacak olursa. derinlemesine çakılı bir çelik travması ve beyninde aşılması gereken itici bir kuvvet yasası olurdum. ikinci bir yerçekimi yasasını kaldırabilir misin? topla beni de arta kalan molekülerimden sonsuz bir labirent yapsınlar. bir buket mermi şiir cinayetimin, kırıntılarına ulaşmak için. yaşar gibi yapmayalım yeter ki! adımlarımızdan kim olduğumuz anlaşılsın. büyük adımlar bizim işimiz değil! bir çocuğun ayaklarına bağlanıp, uçuruma yuvarlanma melodramı gibi. duygusallığın ötesindeki cehennemi soracaklar bize. ellerimizi gösterelim onların yapamadığını mesela. pimi çekilmiş bir bomba gibi yüzünüze bakakaldığınız şarapnellerimizden, lohusa bir kadın parçası saplandı. acınası bir güneş büküldü dudaklarınıza. şimdi soracaklar kimliği belirsiz soru işaretlerini, sen yine de çocuk kalalım de! sıradan basit bir kimliğe bürünüp, en basit bir problemin verilenleriydik. ama alırken de sömürülen son işlem olduk. acılarımın bütün toplamında, sizden bir parça olacak –eksik filozof-. işte sevgilim senin yerin burası. kalbime mühürlenen kelepçeli bir yazgı. ne demek olduğunu bana bütün sözlükler çırpındı. haykırıyorum işte! tiz bir sesle mırıldanışımdasın. ufalanan bir acıyı kemiriyorum seninle. insanlardan arta kalan mat figürlere. en büyük eylemisin yüreğimin. topluyorum seni gökyüzünden, haykıramıyorum yine de. SÖYLESENE SEN NE DEMEKSİN BANA! suskunluğumun diğer deyişiysen, bırakalım da aşkımız konuşsun. sıradan bir durumda vurulalım. birbirimizi kurşuna dizermiş gibi. önce sen sev, sonra ben arkandan ö l ü r ü m... dur! ölümü yasaklıyorum ikimize de ikinci bir emre kadar! sen sev beni, sonra yine sev, son- r a y i n e sev… Utku KAYGUSUZ |
sizi okuyabilmek icin insanin beyninde ki bütün bildik ask terimlerini unutmasi gerekiyor..yada az biraz sizofren olmasi--
veya (zorlanarak) okumaya calismasi--ancak o zaman buda askin öbür hali diyebiliyor...sado /mazo /romantik ...siir .
ama sonunda herkes gibi sizde "ask" diyorsunuz...bu güzel olani--
yüreginize ,kaleminize sonsuz sevgiler---