BIG-BANGbig-bang! hayat limitine yaklaştık umutlarımızın yaklaşık değerler gibiydi putlarımıza eğilen bir çiçek kendi putlarımızı yaktık en uzak hesabını yaparken yazgının sonucunu bildiğimiz tohuma ağladık bir çiçeği erittik kendi dölünde, arılar felsefesini şaşırdı birbirimizi tanıyamadık farz et iki kördük kulakları duymayan iki sağırdık dili tutulan ve saçlarımız uzundu bir zamanlar kendi düzenimize karşıydık kendi devrimimize devrim! ve saçlarımız uzundu bir zamanlar ayaklarına çimento kurutulmuş bir intiharın eşiğinde o son adımdık son bir hareketi yazgının reflekse geriye çekilme hevesiydik iki mermiydik hedefini şaşıran beklenmedik bir anda infilak ettik saplandık birbirimize bir şarapnel parçası gibi ve gömüldük birbirimize bedenimizin çıkarılmayacak en uzak yerinde küflendik küflerimiz tüm bedenimizi sardıkça yeniden keşfettik nefreti! kalplerimizin atardamarıydık aortu olmayan hiçbir zaman kirli kanlar taşınamadı bu yüzden ben nefret edemem senden! dünyanın bütün işkencelerini tattırsalar soğuk penceresiz bir hücreye kapatıp duvarlar yıkılır kendiliğinden anarşistliği nükseder bir serçenin,gagasına bağlanmış nefret özgürlüğü kemiren bir tarantulayı yer biz birbirimizin anarşistiyiz yaşayacağımız zamanın tutanakları ve kalemi kırılan bir şairin gözlerinden akandık içtiğimiz suyun öleceğimiz anın! giyotine bağlasalar ipi çekilmiş ya da iron maiden’e kapatsalar bizi yaşadığımız bütün mekanları yaksalar romayı yaksa yeniden şizofren neron orta çağı baştan aşağı yaksalar üçüncü beşinci yüzüncü bir milyonuncu dünya savaşları patlak verse ciğerlerimize çekeceğimiz son nefes sigarada yalnızlığımızı kusardık dünyanın merkezine biz birbirimizin yalnızıyız sadece rus ruletinde beynimize sıktığımız merminin ikimize birden saplanması! biz birbirimizin staliniyiz ve birbirimizin vazgeçemediği bir caz şarkısının iniltili nağmelerine kazınırdık bas gitarın en kalın notası en ince sesi verirdi en ince sesi veren telse sessizliği ayrılığımız olacaksa eğer bu zamanın dışında terk et beni daha önce keşfedilmemiş bir yerde önce beynime narkoz! olmadı kalp nakliyle kalbimi köpeklere ver sonra otopsiyle orkideler dik bedenimde ve dudağıma bir sigara tutuştur neşter edasıyla ve gökyüzü karardığında terk et beni hani iki mermiydik ya beni gökyüzüne doğru vur! tetiğini yıldızlara doğru çek! sen artık tabancanın en kötü yerindesin! beni yıldız sansınlar kayan bir yıldız havai fişek patlatılsın senin emrinle yaşayacağım tek hücre bir amip embriyosu bile olsa genlerimle oynayıp beni tekrar yaratma ihtimali olan doktor! beni doğuran sen ol sevgilim en ücra bir köşede sessizliği dinlerken çığlığını kutsayan bir aykırı! beni bakireyken doğur sevgilim eğer ilerde benim babam kim dersem leylekler getirdi dersin olmadı babama benzediğimi söylersin olmadı denize doğru sürükle beni rüzgarı içimden sökmeden yağdır özgürlüğü yağmur gibi yaşat ve dök ayaklarıma saçlarımı kestirme eğer okula gitmeyeceksem sadece rüzgar okşasın bizi o da olmadı benim babam kim dersem benim dersin gözlerime bak! beni sevme ihtimalini sevmiyorum seni seviyorum dersin bütün bunları iki kelimeyle şöyle anlatabilirdim big-bang! UTKU KAYGUSUZ |
harika bir şiir
Kalemin daim olsun
sevgi ve hürmetle