Şahadet 19 unda...
Mavi renk ödünç vermiş rengini denize
Ve denizler sanki imanla tutuşmuş, Koşarken ayağını yere vuran atlar gibi Soluk soluğa kalmış sessiz bir gemi Adı; Mavi Marmara… Kaptanı kader, rotası şahadet Ayın ışığı gösterirken hüznün adresini Yağmurların gözlerinde acı bir nem, Sahile vuracak sanki yaşanacak günler Göğün yüzü diz çökmüş, karanlık her yan Şahadet 19’unda, adı Muhammed Furkan!... Kemiyet kemirirken keyfiyetin ruhunu Ve sloganlara esir düşerken şahadet Çöplükte ne güller yetişirmiş meğer Bir yiğit çıkıp gelir ta Amerika’dan Şahadet 19’unda, adı Muhammed Furkan!... Titrek bir nefes yükselir arşa doğru Gece renkli saçları namlunun ucunda Henüz terlemiş bıyıklarını tararken melekler Kurşundan bir elbise giymiş Azrail. Pusu kurmuş tenine bir sürü mermi Her biri, bir ötekinden daha öfkeli Ve sararken her yanı habis ruhlu bir yılan Şahadet 19’unda adı Muhammed Furkan!... Kaldır kafanı yerden sana bakıyor Allah Kanından cennet kokusu yükseliyor Dirilişten önceki son yorgunluğun bu Esmer bir yürüyüş başlıyor arş-ı alaya Bir sabır telkin ediliyor anaya-babaya “O çok tatlıydı bir bakıp, görseydiniz” Gökten sana tebessüm ediyor peygamber Cennete bırak ana kokusunu ey şanlı asker Seni çağırıyor yanına Rabb, işte an bu an Şahadet 19’unda, adı Muhammed Furkan!... Kıymetli sesi ve soluğu ile şiire kattığı değerden dolayı Deniz Pınar’a çok teşekkür ederim. |