Aşk S/öylesinDışarıda lapa lapa kar yağıyor -kışı emziriyor toprak ana- Serçeler yem kırıntılarında sokak kavgası Buz tutmuş cam da hayalini karıştırıyor şekersiz çayım Mülteci yalnızları düşünüyorum bir kaşık sıcak çorba bulamayan Birde Arkanda bıraktığın kenti(mi)n yaşlı gözlerini Sensizliğin güneş tutulması Buz tutmuş krizantem çiçeğinde mevsim Ve Ben sana Aşk olmuş yağıyorum Haberin yok. Uzun zamandır içimde kilitlenmiş canlı bomba duygular Yüreğimden kopup omuriliğime saplanır dilim Beynimde şarapnel parçaları Geçit vermez toprak altı cehennem zebanileri (Koyun sayıyor belki sevdiceğim uzun gecelerde) Sevgilim, -üşüdüm yüreğinden bir şiir dök- diye Bilmez içimde yanan küllerin üşüdüğünü Ellerim her an gün batımı geceyi sıyırır teninden Ellerim ki tuz basar bazen en kanayan yerine Bazen de teyel atar hayatın su kaçıran deliğinden Fukara kedisi gibi sürünür yerlerde duygular İncir çekirdeğine dolduramadım dünyayı Lafontein’in masallarında gezindim -çiçekçi kız oldum- Yedi cücelerin kulübesinde sakladım çocukluğumu Yedi başlı ejderhalara kaptırdım elma şekerimi Mozart’ın dokuzuncu senfonisinde ağladım Kaf dağından, Zümrüt-ü Anka’ya yalvardım (Sarı öküzün boynuzundan kurtar dünyayı) Breh! Breh! Breh! Olmadı! Kazma vurup güneşin göğsüne Derin mezarlar kazdım göz çukurlarımdan Labirentlerden çıkış aradım anarşist sokaklarda Satranç oynadım ölümle yaşam arasında Sanki karanlık morg odasında Başucumda ki mermer üstünde Şah/mat oldum Sövdüm gelmişine geçmişine Bir de Adaletsiz terazinin kefesine Haberin yok. Şimdi sükût-u ikrar dilim Ben ne söylesem -paşam- Sen anladığını bileceksin En güzeli Aşk söylesin Ümmü AŞCI (üma) |
Serçeler,
Ve Buz tutmuş cam...
bu derin çağrışıma bir nazire…
.....................................
Bir yanda titreten soğuk ve kar,
Buralarda,
Aylardan Şubat, mevsimse sıcak bir sonbahar
Sam yeli esiyor gün boyu, kurutuyor hayatı,
Ter, toz toprak ve bitmeyen sıcak…
Kuzeye inat.
Orada ise herkeste bir telaş
Soğuk bilmem kaç dereceye düşmüş
Sıcak bir yuvaya çekilmiş herkes…
“Güney” yamaçlarında bir kırık kalp,
Ve pencerede bir hayal-i anka titriyor.
Sabaha karşı çok çok uzaklarda bir yıldız
Bir yanıp bir sönüyor
Sanki bir var bir yok oluyor
Bazı insanlar gibi !
Saat gecenin tam ortası, gündüze inat
Bahr-i muhitten esen serin rüzgar doluyor odaya
Söndürüyor gündüzün alevini cömertçe,
Ama sen üşüyorsun orada…
Belki titriyorsun.
Ve kim bilir ufka bakıp neler diyorsun…
Olsun be yaban gülü
Dim dik ayaktasın ya
Bunca savrulmaya rağmen,
Yolun açık olsun…