Ölü saç teli kadar kırılganım bu aralar bayım Kökünü çıkarıyorum hayatın Yönünü bilmediğim zaman rüzgârına kapılmış, Sırtımı siper ediyorum güneşe Ve bir kukla kadar aciz, Bostan korkuluğu gibi yalnız çürüyorum
Ki pörsümüş yerlerinden kesiyorum tenimi Dağılmadan tüm zehri damarıma, Kimse bilmiyor…!
Çürük azı diş gibi zonkluyorum bu aralar bayım İçine içine ağrıyor vurulan hislerim.
Zembereğinden boşalırcasına yağıyor üstüme Bir ananın etek uçundan sökülen ağıtları
Ve kaltak düşler yüzüyor her sabah lağım sularında Kâğıttan gemiler batıyor gün akşamüstü Kimse görmüyor…!
Modası geçmiş ürün misali unutuldum raflarda bu aralar bayım
Sararmış kat izi kesti bileklerimi Ve ateş hattına atıp kuruyan dilimi Kendi salasını okudu Her gece ninemin anlattığı masallar.
Haramiler kadar yorgunum kırk kilit vurmaktan göğe Yedi kat arş oluyorum düşlerime bayım Gayya kuyusunda diriliyor yeniden acılar Ve ben defolu günleri dikiyorum her tan kızıllığında Gün kan ağlıyor kimse duymuyor.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bostan Korkuluğu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bostan Korkuluğu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
hatta etkilendim
farklı bir tarz ve usta kalem
tebriklerim nihayetsiz