Issız ve sessizİçinden konuşuyordu kadın Yüzüne değen kar tanesi gibi şekilsiz Uzaklara yağdı düşleri. İçinde kopan sessiz fırtınada sürüklenip Arkasına bıraktığı anılarında kaybolurken bedeni. Us’umda bıraktığı ıssız adımları Ve sadece acıların izi düşüyor peşi sıra Bir adımı ayrılık ateşi taşırken Bir adımı da gariplik yükü sarmış kervanını. Yaşamın kıyısından teğet geçiyor gözleri Kirpiklerinde sarkıt çiçekleri boynu bükük Dokunsan dağılacak yüreğinde ki kumdan evi İçinde tortulaşmış sağır nefesi Ağır gelirken dudağın tavanı Ki; O sadece kendi çölünde kaybolup, Kendi iklimi arayan kayıp kenti çocukları Mahzenine seher yeli değmemiş ıslak kuytusunda Sessiz ve ıssız yol alırken uzak rıhtımına Daldıkça daldı okyanusa Oysa ki; Çığlık çığlığa susarken içinde ki derin yalnızlık Kasım çiçekleri çoktan ölmüş ezan sesinde Terli zamanların gayya kuyusuna gömülmüş gözleri Ve tek noktada taş/kesilmiş Dünden kalmış, yarınların çok sesliliği… Ümmü AŞCI ÜMA....08.01.2015 |